13 Ekim 2011 Perşembe

Fenerbahçe - İBB 3 -1 (Salondan İzlenimler)


Salonda bir sürü yere asılan pankartların kapladığı metrekare alan kadar taraftarın olmadığı bir ortamda, yayıncı kuruluşun basket maçını da vermesinden dolayı rötarlı başlayan bir maç oldu.

Biraz erken gelip yandaki ufak salonda kafeterya kısmındaki televizyondan baskete bakarım diyordum ama televizyon bakım için servise gönderilmiş. Volley hotel içindeki televizyonda kapalıydı, havuz kısmında da izlemiiyorlardı, koca spor kompleksinde 37 ekranlık televizyon bile bulamadık.

Biraz amatör gençlerin maçına bakıp büyük salon girişine yönelince, oradaki naklen yayın aracında cücük kadar ekranlardan birinde bu maçı gösterdiklerini farkedip duraklayıverdik. Basket maçında sürekli çalınan faullerle oyun süresi iyice sarkıp, üstüne de uzatmaya gidince yayın problemi ortaya çıkıverdi. Dışarıda birikip ekrandan maça bakan taraftarların bir kısmı voleybol maçı başlayacak telaşıyla kapıya yöneldiler ama iki maçta aynı kanalda olduğundan rötar olacaktı.

Voleybol maçı da aynı kanaldan yayınlancağından yayın görevlileri içerideki federasyon görevlileriyle sık sık irtibat kurup basket maçının durumunu aktarıyordu, bu nedenle içerideki ısınma süreci biraz daha uzayıverdi.
Yayını bant kaydı mı yapmak yoksa FB televizyonuna link aktararak mı verceklerini tartışırlarken Federasyon başkanı ile yapılan görüşmeyle maç başlangıcı için bir saat belirlenmişti, maç bitimi kupa töreni falanda olacağından daha fazla rötar yaptırmayıp hakemlere maç anonslarının girilmesi söylendi.

Bu arada basket maçı ikinci uzatmaya gidiverdi, içerideki maç ise başladı, ben dışarda maçın bitimini izleyip içeri girdiğimde ilk setin ortasına gelinmemişti.

Girişte biletler 5 lira, Ankara'daki kupa finallerinde ise 10 liraydı. Anlaşılan normal lig sezonu 5 olup, final serilerinde 10 lira olacak. Tabii Karabıyık paşa ötv artışlarını bahaneyle sezon içi bir zam yapmazsa.

Önünde arkasında reklamı sponsoru ve yettiği kadar taraftarı olan kadın takımına kıyasla; üstü sade olan yeni sezon sarı formalarıyla sahaya çıkan takımımızın formaları bizim gibilerin gözüne satışta olsa da alsak albenisi sunuyordu.


Hakem arkasındaki tribüne "bu taraftar sizinle gurur duyuyor" pankartını asıp yerleşen çoğunluğu FBD üyesi 40'a yakın taraftar vardı. Bu pankartı yer belirleyip asma uğraşları maçın ikinci setine kadar sürdü.


Salon genelinde olduğu gibi bunların da bir kısmı maç üç sette bitmeyince saatler iyice geç olduğundan ayrılarak azalıverdi. Kendilerine yakın olan file arkası üst tribüne geçen sezon sonu hazırlanan filenin şövalyeleri vb. pankartlar da asılmıştı.

İlk setin bitimiyle bench arkasındaki tribüne geçip Canarino ve Cem Ağrak ile beraber maçı takip ettim, daha sonra Forza_FB geliverdi. O kısımda zaman zaman tezahürat ve melodilere katılan ufak bir topluluk oluşuverdi. Çoğunlukla ise rakipleri bozmaya yönelik çabalar ve kendi oyuncularını motive edecek alkışlar yükseliyordu.

Erkek takımı oyuncuları da gaz alıp veren karakterde isimler olduğundan zaman zaman Arslan ve Soner gibileri tribüne yönelip coşku veriyordu, bazen de onlara olan seslenmelere bakışlarıyla yanıtlayıp yumruklarını sıkıyorlardı.

Arka tarafımızdaki tribünde Seda Uslu Eryüz anne ve babasıyla birlikte maçı ve İBB takımında oynayan kardeşi Yankı'yı takip ediyordu. File arkası altta kadın takımı teknik ekibinden birkaç isimde gözüküyordu, Violet Duca'yı ise maçın ortalarından sonra protokol tribüne girerken farkettim.

Maçın ilk setinin sonuna doğru oyunun başabaş duruma gelmesiyle taraftarlar melodiler söylemeyi bırakıp haydi Fener haydi, tam zamanı şimdi diyerek takımı uyandırıverdi. Set bitimi klasik her zaman her yerde en büyük Fener yankıları duyuldu.

İkinci set bizim önümüzdeki yedek sıralarına yerleşen ibb oyuncularına sataşmalara yavaştan yoğunlaştık. Hocalarına da ironiyle laflar dokunurken anlaşılan bardak damla damla dolmaktaydı ki son setin sonunda taşıverdi, ama bizi ıslatamazdı :D

España cani melodisiyle keyiflenen bir avuç taraftar oyunun ritmine göre takılıyorlardı, taraftar set set diye tempo tutarken, set sonunda biraz gevşeklikte ibb skoru kapatmaya baksada beceremediler. Takımımız alkışlarla saha değişimiyle malzemelerini bizim önümüzdeki benche koyuverdi, Arslan bravo çekenlerle gaz alışverişini yaptı.

Üçüncü set içinde İvan'ın kenara geldiği Ersin ve Coşkoviç'in oyuna dahil olduğu kısımda iyi giden takımın ritmi biraz bozuluverdi. İvan kenarda sakatmış gibi gözükmediğinden biz kendi aramızda sebebi sorgularken, Coşkoviç'in sonradan giriş yaptığı oyuna konsantrasyonu yetersiz kalınca manşet hatalarıyla seti kaybettik.

Önümüzden geçen takım oyuncularına bir yandan boşverin ,haydi beyler gazlamaları yapılırken; İvan'ın malzemelerin olduğu sepeti taşıyan oyuncu olduğunu görüp yıldız egosu ve takım ruhuna hayret ettik, arkasından gelen genç Erden ise elindeki eşofman üstüyle yürüyüp tribünden kendisine seslenen tanıdıklarına el sallıyordu.

Maçın hem geç başlayıp hem de dördüncü sete sarkmasıyla salondan ayrılanlar oldu. Kalan az sayıdaki taraftar maç başından beri olduğu gibi tezahüratlarını sürdürüyordu. Dördüncü set gene önümüze yerleşen ibb ekibine ve pasör hüseyin'in çiçekli havlusuna odaklı laflar anlaşılan içlerine oturuyordu. Castellani tekrar maç başındaki kadro düzenine dönüvermişti. Setin sonuna doğru önümüzde oturan ikisi kadın 3-4 kişi ooo o o Aziz Yıldırım tezahüratları yaptı.


Bu noktadan sonra maç sayısı gene gecikiverdi, rakip birer birer farkı eritmekteydi. Hakem kararlarına itirazlarla gerilen ortamda bizim taraftan yapılan sataşmalara dayanamayan nedim özbey arkasını dönüp ayıptır sizin yaptığınız, bu kadarda olmaz gibisinden laflarla elindeki taktik tahtasını sıraya fırlatıverdi. Hoca senin yerin orası bizim yerimiz burası, biz sana taktiklerine karışıyor muyuz yerini bil, sen mi bize ayıp nedir öğreteceksin vb. gibisinden devam eden tartışma üstüne evet ben bilirim tavırlarıyla sahaya dönüverdi. Saha gözlemci ve komiseri ile arkada protokolde oturan idarecilerde ayaklanıp bu kısa tartışmayı söndürüverdi.

Adamın sinirlerini fazla bozduk herhalde ki , tartışmanın hemen akabinde gene bir içerde dışarda tartışması olan top için çizgi hakemi üzerine saldırıverdi, yardımcıları zorlukla zaptetti, hakemlerin maç sonucuna ve kendi emeklerine etki ettiği zannıyla hepsine şikayetler ededurup, taraftarın Fenerle kimse başa çıkamaz haykırışları arasında gidiverdi.

Bizim oyuncular rakip takımla tebrikleşme ardından yaklaşık 25 kişi kadar kalan taraftarlarla karşılıklı Sarı-Lacivert yapıverdi, yerlerine dönerlerken diğer tribünlerden yükselen alkışlara da karşılık verdiler. Soğuma hareketleri için dağılan bazılarına özel seslenip tebrikleşmeler duyuluyordu, tribünden çağırıp imza veya fotoğraf isteyenleri kırmamaya çaba gösterdiler. Hakan Dinçay'da sahaya inip oyuncularla teker teker tebrikleşiyordu.

Taraftarlar ise tribünlere astıkları pankartları toplamakla meşguldü. Saha içindeki Abdullah Paşaoğlu yerde soğuma yapan birkaç oyuncuyu uzak taraftaki çıkışa yönlendirip içeri gitmelerini söylüyordu. Sanırım Şampiyonlar ligi öncesi bir basın bilgilendirme toplantısı sözkonusuydu.
İvan ise onu farketmeyip diğer çıkışa yönelmişti, bana yakın geçtiğini görünce İvan diye bağırıp you are the best,fuck the rest deyince gülüp baş parmağıyla işaretle gidiverdi, arkasından da ibb oyuncuları çıkışa yöneliyordu.


Bizim eski oyuncumuz ve son dört yıl içinde Arslan'ın sakatlığıyla şampiyon olamadığımız 2009 senesinin pasör çaprazı olan Brooke Billings Yunanistan'dan buraya geçiş yapmış.

Billings ve Trommel'de nedim özbey'i bu sezon kupalarla buluşturmaya yetmeyeceğinden, kendisi daha kaç sene bu tesadüfen gelen 2009 şampiyonluğunun ekmeğini yiyip belediyenin koltuğunu işgal edecek merak ediyorum.

Fotoğraf Kaynak ; Fenerbahçe.org, FBD facebook sayfası, istanbulbbsk.org

3 yorum:

Güray Gürsoy dedi ki...

Kerem'cim Hayırlı Olsun Sezonu Açmışsın :))
Emeklerine sağlık abicim,çok güzel yaşatmışsın gene bize.

portasophia-perennis immortalis dedi ki...

on numara, kerem kardeş

ben de fırsat bulabilkdikçe işten maçlara geliyorum(özellikle erkek voleybol), seni nasıl bulayım? :)

cem ağrak dedi ki...

hoşgeldin kerem kardeşim
senin maç sonu izlenimlerini özlemişim