30 Haziran 2010 Çarşamba

İvan Miljkoviç Resmen Fenerbahçe'de !!!!!!!!



Fenerbahçe Sırp yıldız Ivan Miljkovic’e 2 yıllık imza attırdı.

Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı’nın yeni transferi Sırp voleybolcu Ivan Miljkovic, sabah saatlerinde Kadıköy Acıbadem Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçti.




Geçen sezon Yunanistan’n Olympiakos takımında forma giyen Miljkovic sağlık kontrolünden sonra, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı basın odasında gerçekleştirilen ve kulüp başkanı Aziz Yıldırım, genel sekreter Vedat Olcay ile voleybol şubesinden sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Hakan Dinçay’ın da hazır bulunduğu törende kendisini 2 yıllığına sarı-lacivertli renklere bağlayan sözleşmeye imza attı.
İmza törenini basın mensuplarının oturduğu yerden izleyen başkan Aziz Yıldırım, törenden sonra, Miljkovic’i kutladı. 


Yıldırım, yaptığı kısa konuşmada, bu transferin hayırlı olmasını dilerken, erkek takımının forma sponsorunun da Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Kiğılı’nın şirketi olacağını kaydetti. 

Ivan Miljkovic  "Tüm tartışmalara rağmen burada olmaktan mutluyum. Dünyanın bir çok yerinde İtalya’da, Yunanistan’da elimden geleni en iyisi yaptım. Türkiye’de ve Avrupa’da her türlü başarılı olacağımıza inanıyorum. Öncelikle bu sezonda bütün beklentileri yerine getireceğim. İçeride ve dışarıda, tüm maçlarda, takımım için elimden geleni yapacağım. Taraftarlarımızsa, Başkanıma ve Türk Voleybolu için elimden gelen katkıyı göstereceğim. İçeride ve dışarıda tüm maçlarda başarılı olacağımıza inanıyorum"


Ivan Miljkovic Kimdir?


 http://img687.imageshack.us/img687/330/93543515.jpg


Olympiakos’tan transfer edilen 1979 doğumlu Ivan Miljkovic, voleybol kariyerine 1997’de Partizan Belgrad takımında başladı.
2000 yılında, Partizan’dan İtalya’nın Lube Macerata takımına transfer olan Sırp oyuncu, 7 yıl boyunca İtalyan ekibiyle 2001 Avrupa Konfederasyon Kupası Şampiyonluğu, 2002 yılında Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 2001 ve 2003’te İtalya Kupası Şampiyonluğu, 2005’te Avrupa Konfederasyon Kupası Şampiyonluğu, 2006’da Avrupa Konfederasyon Kupası Şampiyonluğu sevinci yaşadı.
2007 yılında, İtalya’nın Roma Volley ekibinde oynamaya başlayan Miljkovic, 2008’de Yunanistan’ın Olympiakos takımına transfer oldu. 2009’da Yunanistan Şampiyonluğu ve Yunanistan Kupası sevinci yaşayan Sırp voleybolcu, bu sezon da Yunan takımıyla şampiyonluğa ulaştı.



2001 Avrupa Şampiyonası, 2001 World Grand Champions Cup ve 2002 Dünya Ligi’nde "en skorer ve en değerli oyuncu"  olarak seçilen sporcu; 2003 Dünya Ligi’nde "en skorer", 2005 Dünya Ligi’nde "en skorer, en iyi servis ve en değerli oyuncu" ödüllerini aldı. Yine 2005 Avrupa Şampiyonası’nda "En iyi servis", 2007 Avrupa Şampiyonası, 2008 ve 2009 Dünya Ligi’nde "En skorer" ödüllerinin sahibi oldu.
Pasör Çaprazı pozisyonunda görev yapan, hem kulüp takımlarında hem de milli takımda 14 numaralı forma giyen Ivan Miljkovic,  2 yıl boyunca Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı’nın başarısı için ter dökecek.

BAŞARILARI

  • 1998-Dünya Şampiyonası-Gümüş madalya-Yugoslavya.
  • 2000-Sidney Olimpiyat Oyunları-Altın madalya-Yugoslavya.
  • 2001-Avrupa Konfederasyon Kupası şampiyonluğu-Lube Banca Macerata.
  • 2001-Avrupa Şampiyonası-Altın madalya-Yugoslavya.
  • 2001-Avrupa Şampiyonası-En skorer ve en değerli oyuncu-Yugoslavya.
  • 2001-World Grand Champions Cup-Bronz madalya-Yugoslavya.
  • 2001-World Grand Champions Cup-En skorer ve en değerli oyuncu-Yugoslavya.
  • 2002-Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu- Lube Banca Macerata.
  • 2002-Dünya Ligi-Bronz madalya-Yugoslavya.
  • 2002-Dünya Ligi-En skorer ve en değerli oyuncu-Yugoslavya.
  • 2003-Dünya Ligi-Gümüş madalya-Sırbistan-Karadağ.
  • 2003-Dünya Ligi-En skorer- Sırbistan-Karadağ.
  • 2004-Dünya Ligi-Bronz madalya- Sırbistan-Karadağ.
  • 2005-Avrupa Konfederasyon Kupası şampiyonluğu- Lube Banca Macerata.
  • 2005-Dünya Ligi-Gümüş madalya- Sırbistan-Karadağ.
  • 2005-Dünya Ligi-En skorer, en iyi servis ve en değerli oyuncu-Sırbistan-Karadağ.
  • 2005-Avrupa Şampiyonası-Bronz madalya-Sırbistan-Karadağ
  • 2005-Avrupa Şampiyonası-En iyi servis- Sırbistan-Karadağ.
  • 2006-Avrupa Konfederasyon Kupası şampiyonluğu-Lube Banca Macerata.
  • 2007-Avrupa Şampiyonası-Bronz madalya-Sırbistan.
  • 2007-Avrupa Şampiyonası-En skorer-Sırbistan.
  • 2008-Dünya Ligi-Gümüş madalya-Sırbistan.
  • 2008-Dünya Ligi-En skorer- Sırbistan.
  • 2009-Dünya Ligi-Gümüş madalya-Sırbistan.
  • 2009-Dünya Ligi-En skorer-Sırbistan.


Bu video 2000 Olimpiyat finali. Miljkovic 21 yaşında. İlk olimpiyatı.
Şampiyonluğu getiren son sayıyı o kazandırıyor ve dizlerinin üstüne çöküp ağlıyor. (4:43)

Muhteşem bir görüntü. Mutlaka izleyin.

Bu da resmi:



(Özgür)

    *********************************************************************************
    * Hayırlı Uğurlu Olsun.Emeği geçen Aziz Yıldırım,Hakan Dinçay,Abdullah Kığılı ve kim varsa 
    herkese teşekkürler.
    *  Nihayet büyük bekleyiş mutlu sonla noktalandı.Kendisi de bunu dile getirdi zaten.
    ''Tüm tartışmalara rağmen burada olmaktan mutluyum ''
     Olimpiakos çok direndi bırakmamak için.
    * Hakan Dinçay'ın ''Voleybolun Messi''ni aldık dediği isim buymuş demek ki.İtalya liginde ve Final Four oynuyor denildiği için Neves Visotto diye tahmin etmiştik.
    * Bu transfer bana Erkek Voleybolda şu ana kadar yapılmış Türkiye'nin en büyük transferidir.
    * 2 yıllık imzalaması çok iyi.İyi bir rakam almıştır ama önemi yok,başka türlü getiremezsin zaten.Ki Yunanistan'daki krizin büyük etkisi olmuştur.Olimpiakos'un sponsorları desteği küçültmüştü.
    Grbiç Usta'nın da olumlu referansı olabilir diye tahmin ediyorum.
    * Teknik olarak uzun boylu bir şey yazmaya gerek yok.Adamın her şeyi ortada.Müthiş teknik ve kuvvetli.
    Allah karşı takım oyuncularına yardım etsin,korusun.
    * Bu transferle FB hem F4 hedefini bir kere daha göstermiştir hem de şansını arttırmıştır.
    * Bilenler bilir  erkek voleybol takımını çocuğum gibi çok seviyorum Bu takımın adım adım büyümesi bana inanılmaz haz veriyor. İstanbul´da olanlar  şanslı ,bu takımı izlemeyi kaçırmamak lazım.
    Ben şimdiden Tofaş - FB maçının fikstürde hangi tarihte olacağını merak ediyorum.
    * İmza töreninde Kaptan Arslan'ın da olması çok güzel.Aferin koçum Arslan.
    * FB Erkek Voleybol takımı bakalım gene üvey evlat muamelesi görecek mi ?
    Gene Bayan hayranlığı her şeyin üstüne çıkacak mı ?
    FB taraftarı bu takımı da desteklemek için salona gitmezse artık bir daha hiç konuşmasın.
    * Abdullah Kığılı'ya çok teşekkürler.Forma sponsoru olmuş ''Kığılı''.
    İsim sponsoru bulamadılar demek.Ali Koç gene vize alamadı herhalde.
    Buna da şükür.Milkjoviç'i parasını karşılasın yeter.O kadar yoktur bile.
    * Bu imza töreni bir kez daha göstermiştir ki Türkiye'de ''Spor Basınının hali içler acısıdır''
    Muhabirlerin hiç bir donanımı yoktur.Resim çekmekten başka bir şey yapmıyorlar.Yazık.
    1 tane soru soracak adam çıkmadı yahu.Böyle bir Dünya Yıldızı geliyor,kimseden soru yok.
    Takımla ilgili de merak ettiğimiz bir sürü şey var ama soru soran yok.
    Hadi onları geçtik,bizi FB TV muhabirleri ve Aylin Hanım nerede ? gs'li Aslı Duru niye soru sormuyorsun ?
    Aylin Hanım Jan de Brandt'a sallayacağım diye koşarak gelmişti.Şimdi nerede ?
     Program yapıyorlar hiç bir bilgi yok.İmza töreni var orada da soru yok.
    Nasıl olacak ?
    * Gene zaten 3 tane olan voleybol sitelerinden biri fena gümledi.Atıp,tutan azılı müessese yalakası voleybolmagazin sitesi (isim vererek reklam yapıyoruz ama afişe etmek için mecburen veriyorum) şu saate kadar haberi  giremedi fena patladığı için.Ana sayfalarında adları gibi magazin haberleri var. Şunlar evlendi falan filan.Kepaze oldunuz ,madara oldunuz lan voleybolmagazin :))))))))))))
    Başından beri doğru haberi veren voleybolunsesi sitesine ise tebrikler. 
    (Bu site ile hiç bir alakam yoktur. Sadece Sezar'ın hakkı Sezara )



    Şu videoyu her Fenerbahçe taraftarı izlemeli,ders almalı ve salonu doldurmalı.Yoksa adam öyle bir taraftar ve salondan sonra sudan çıkmış balığa döner,sersem olur.FB taraftarı geçen yıl erkeklere yaptığı çifte standartı
    bu sezon yapmamalı.Adam direk tribüne çıkıyor yahu o taraftarı görünce.

    26 Haziran 2010 Cumartesi

    2010-2011 CEV Bayanlar Şampiyonlar Liginde Rakiplerimiz Belli Oldu.


    STATÜ
    * Toplam 5 grupta 4´er takım olacak. İçerde ve dışarda toplam 6 maç yapılacak.
    * 3-0 ve 3-1´de 3 puan galip takıma‚ 3-2´de ise 2 puan galip takıma‚ 1 puan mağlup takıma verilecek.
    * İlk iki ve en iyi iki 3. takım bir üst tura çıkacak. Ancak bu aşamada F4 sahibi açıklanacak ve en iyi üçüncü 3. takım da bir ust tura geçecek. Kısaca 5 grup üçüncüsünden 3´ü üst tura çıkacak.
    * Geçen yıldan farklı olarak geriye kalan 2 tane grup üçüncüsü ve en iyi puan/averaja sahip grup dördüncülerinden iki tanesi CEV CUP´ta yoluna devam edecek.
    * Gruplardan sonra eleme usulüne göre ikili maçlar oynanacak‚ eğer maçlar aynı set skoru ile biterse 3-0‚ 0-3 gibi‚ Altın Set oynanacak. Kısaca sayı averajının eleme maçlarında bir önemi yok.


    MAÇ PROGRAMI


    *******************

    Ölüm grubu diye buna denir.Hırvat takımının haline acırım.İleride yazarız ayrıntılı da ihtiyaçta yok aslında takımları tanıtmaya çünkü tanıyoruz artık.Bergamo her ne kadar Antrenör Micelli,Del Core,,Fürst gibi as oyuncularını kaybetmiş olsa da elde kalanlar ve katılanlar da olacaktır büyük isimler olmasa da Bergamo Bergamodur.Şimdiden herkes hafife almaya başlamış ama yanlış.Lo Bianco,Ortolani,Piccinini,Bosetti duruyor.Vasileva'yı almışlar.Gene iyi bir takım yaparlar.Tabii ki Şampiyon olan kadro olmayacaktır ama gene kötü değil kadroları.

    VASILEVA BERGAMO’DA...

    İtalyan Perugia’da oynayan Bulgar Elitsa Vasileva, Foppapedretti Bergamo’ya transfer oldu.
    Bulgaristan’da CSKA Sofya’da voleybola başlayan 20 yaşındaki pasör çaprazı olarak oynayan Vasileva bu sezon kırmızı-mavi formayı giyecek.
     Bir de Romen İuliana Nucu'yu almışlar.

    Nucu, Bergamo’ya transfer oldu...

    Transfer çalışamalrını sürdüren İtalya'nın güçlü ekiplerinden Foppapedretti Bergamo, geçtiğimiz sezon Robur Tiboni Volley Urbino takımında forma giyen Romanyalı orta oyuncu Iuliana Nucu'yu renklerine bağladı.

    1980 doğumlu 1.86 boyundaki Romanyalı milli orta oyuncu Luliana Nucu, yeni sezonda Foppapedretti Bergamo'nun başarısı için mücadele edecek.

    Foppapedretti Bergamo’nun resmi internet sitesinde yapılan açıklamada Nucu’nun transferiyle, Valentina Arrighetti ve Marina Zambelli ile birlikte orta oyuncu transferini tamamlandıkları belirtildi.

     

    Nucu, transferiyle ilgili olarak “Bu takımda yer alacağım ve formayı giyeceğim için çok mutluyum. Asla vazgeçmeyen, pes etmeyen birisiyim. Ve doğru yere geldiğimi düşünüyorum, ayrıca benim için dünyanın en iyi pasörü Lo Bianco ile oynayacak olmak, büyük bir onurdur” ifadelerini kullandı.

    Şu kadro fena bir kadro değil gene de ;
    Lo Bianco - Ortolani - Piccinini - Bosetti  - Arrighetti - Nucu - Merlo (L)

    Dinamo Moskova'yı geçen yıldan iyi hatırlıyoruz.Ama o takıman çok daha güçlü olacaklar gelecek sezon.Çünkü Costagrande (S.Pesaro),Yuliya Merkulova (Orta-D.Krasnodar), Svetlana Kryuchkova (Libero-Z.Odintsovo)  gibi ciddi takviyeler yaptılar.
    Pasör Oksana Parkhamenko,Gioli,Godina,Goncharova gibi isimler var daha.
    Safranova'nın iyileşme sürecini bilemiyoruz.Takımdan ayrılan da yok.

    Split takımı zayıf kalır bu grupta.

    Ölüm grubu dedik ama böyle olması daha iyi.Geçen yıl güçü rakiplerle oynamamanın sıkıntısını çektik.Güçlü rakiplerle oynamak kendimizi test etme açısından çok iyi olur.Gruptan çıkamama derdimizin olmadığına göre çatır çatır oynayıp F4'e hazırlık yapmamız lazım.
     Eczacı ve Vakıf'ın gruplarına ne demeli ? Bundan ballı kura mı olur.Kendiniz belirleyin deseler bu grupları çekemezler.Hayırlısı bakalım.

    NOT :
    5 gruptan  ilk 2 takım direk çıkıyor.
    F4 ev sahipliği yapacak takımı çıkarıp en iyi 3 grup 3.sü ile 12 'li Play Off'lar.
    Geriye kalan 2 tane  grup 3.sü takımda CEV Cup'a gidecek.

    2010-2011 CEV Erkekler Şampiyonlar Liginde Rakiplerimiz Belli Oldu.

    click
 to zoom

    BİZİM GRUBUMUZ 

    http://img231.imageshack.us/img231/6689/egrubu.jpg

    MAÇ PROGRAMI


    SİSLEY TREVİSO
    http://img526.imageshack.us/img526/470/ssley.jpg

    click to zoom
    click to 
zoom
    click to 
zoom

    click to zoom

     En iyi oyuncuları İtalya Mlli takımında da oynayan Pasör Çaprazı Alessandro Fei

    http://img535.imageshack.us/img535/5646/feie.jpg
     4 numaraları Hollandalı Robert Horstik ve İtalyan Gabriele Maruotti de etkili oyuncular.
    Orta oyuncu De Toni Giorgio da iyi oyuncu.

     İtalya liginde bu sezon Play Off Yarı Finalinde Bre Banca Lannutti Cuneo'ya seride 3-1 yenilerek elendiler.
    1.Maç Bre Banca Lanutti - Sisley Treviso 3-1 (23-25,25-18,25-23,25-20)

    click to 
zoom
    2.Maç Sisley Treviso - Bre Banca Lannutti 3-0  (25-20,29-27,25-25)

    click to
 zoom
    3.Maç Bre Banca Lannutti - Sisley Treviso 3-1 25-10,25-20,22-25,28-26)

    click to
 zoom
    4.Maç Sisley Treviso - Bre Banca Lannutti 1-3 27-29,23-25,25-22,19-25)

    click to zoom

    Transferde şu ana kadar 1 oyuncu almışlar.Belçikalı smaçörün geleceği haberleri var.
    Pasörleri Ricardo Brezilya'ya dönmüş.Fei ile 4 yıllık yeni anlaşma imzalmışlar.
    Walle, Sisley Treviso'ya gidiyor .

    Belçika Erkekler 1. Ligi Takımlarından Noliko Maaseik'in smaçörü Gert Van Walle, Sisley Treviso'ya gidiyor...
    1987 doğumlu olan smaçör 1.97 boyunda ve aynı zamanda Belçika Milli Takımı'nında smaçörlüğünü yapıyor.

    Pujol (AS Cannes) to Sisley Treviso
     Brazil: Ricardo (Sisley Treviso) leaves Italy and goes to P Volei Futuro in Brazil
     Italy: Alessandro Fei signed 4 more years in Treviso

    * 1995-1999-2000-2006'da  4 kez bu kupayı kazanmışlar.

    TOURS (FRANSA)
    http://img526.imageshack.us/img526/3903/tourso.jpg
    Fransa da erkek voleybol takımı olarak daha çok Paris Volley aklımıza gelir bayanlarda RC Cannes olduğu gibi.Ancak Tours bu sezon duble yaparak Şampiyon olmuş.2005'te bu kupayı da kazanmışlar.


    Transferde epey hareketliler.Polonyalı pasör ve İspanya Almeira takımından Romanyalı bir oyuncu almışlar ama epey takımdan giden oyuncu var.Sözleşme yeniledikleri isimlerde var.

    France: Setter Rafael Redwitz (Resovia Rzeszow) to Tours VB
    France: Tours next season with Tolar, D'Almeida (2 years), Geiler
    France: Ales Holubec from Tours to Nantes-Rezé
    Spain: Bogdan Olteanu from Unicaja Almeria to Tours
    France: Gaumont Casias (Tours) is coming to Beauvais 
    France: Quesque from Tours to Montpellier
    France: Loic Le Marrec from Tours to Montpellier (3 years)   

    LOKOMOTİV BELGOROD
    Локомотив-Белогорье

    http://img101.imageshack.us/img101/3113/belgorod.jpg

    Rusya liginde seride Zenit Kazan'a 3-1 yenilerek 2.oldular.

    Demeter Hoca'nın dediğine göre bir İtalyan pasör ve bir Arjantin'li orta oyuncu almışlar.
    İtalyan Sintini galiba.
    Russia: Sintini (RPA-LuigiBacchi.it Perugia) goes to Belgorod Volley
     Rusça anlamadığımız için internet sitelerinden pek bir bilgi edinemedik,güç bela kadrolarına ulaşabildim ve google çevirisinden şu şekilde çıktı ;
    № Adı Title Tarih doğdu. Büyüme Pozisyon
    1 Dineykin Stanislav ZMS 1973/10/10 215 Çapraz
    2 Tyutin Yuri CCM 1985/03/01 195 Pasör
    4 Onlar Taras (kaptan) 22/05/1982 ZMS 205 Smaçör
    5 Kashitsyn Gleb MC 1982/07/04 182 Libero  
    6 Kadzhevich Lukasz (Polonya) - 20/09/1980 206 Orta 
    7 Sychev Oleg MC 1988/04/29 209 Orta 
    8 Biryukov Denis MS 1988/12/08 203 Smaçör
    9 Smolyar Artem MMR 1985/02/14 209 Orta 
    10 Stepanian Hachatur CCM 192 1985/03/21 libero  
    13 Musersky Dmitry MC 1988/10/29 218 Orta 
    14 Fomenko Anton CCM 1987/10/18 202 Smaçör
    15 Il'inykh Dmitry MC 31/01/1987 202 Smaçör
    16 Sergei MC 1987/08/14 192 Bagre Pasör 


    *2003-2004'te 2 kez bu kupayı almışlar.


     Sonuç olarak ; 
    İyi kura çektiğimize inanıyorum.Erkeklerde çok güçlü takımlar var.
    Henüz yeni sezon kadroları belli değil.Sisley Treviso hakkında bizim Sisley Treviso (Serkan) ayrıntılı bir analiz yapacaktır burada ama 3 İtalyan takımı arasında en zayıfı bana göre Sisley Treviso.Trentino ve Lube Banca daha güçlüler.Rus takımı da Zenit değil.Geçen yıl ki bayanlardaki Odintosovo ayarında bir takım.
    Fransa takımı da yeni yeni boy göstermeye başlayan bir takım.Biz de hedefimizi F4 olarak açıkladığımıza göre iyi bir takım kuracağız herhalde.O yüzden hepsini dişimize göre görüyorum..2 takımın çıkacağı gruptan Sisley ve biz çıkarız diyorum.Evimizde maç vermemek,dışarıdan da 1 galibiyet (Tours) getirmek şart.Rusya deplasmanı çok uzak ve zorlu.İtalya da başa baş neden oynamayalım ? Sisley'in en iyi oyuncusu Fei Milli takıma geri döndü ve onun oynadığı takımı geçenlerde bizim de 3 oyuncumuz Arslan,Serkan ve Emre'nin oynadığı yeni ,genç Milli takımımız 3-0 yendi ve ezdi hem de.Orada baskı ile 3-0 kaybettik ama burada bu Fei'ler,Vermiglio'lar,Mastrangelo'lar deli olmuş,kudurmuşlardı.Gene yeneriz burada korkum yok.
     İleride gene yazarız daha vakit var.
    Son olarak ; kurayı FB TV'den izledik ama ne izleme.Sadece telefon bağlantıları iyiydi.
    Sisley çıktı diyorlar.Ekrana Trentino yazıyorlar.gs'li sunucu bayan Trentio diyor,Aylin hanım Sisley Treviso diyor.Tamam CEV 2 grupta da Trentino yazmışta insan biraz dikkat eder,ilgilenir.
    Ayrıca telefona bağlamışsın Darek ve Haka Dinçay'ı transferleri bir sor bakalım,bilgilendir milleti ama yok.

    22 Haziran 2010 Salı

    Mehmet Ali Aydınlar'dan Jan de Brandt'a Veda Jesti !!!!

    Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı'nın geçen sezon antrenörlüğünü yapan Jan de Brandt’a bir veda yemeği verdi.

    Fenerbahçe Spor Kulübü Faruk Ilgaz Tesisleri’nde gerçekleşen yemeğe Mehmet Ali Aydınlar ve Jan de Brandt’ın yanı sıra Fenerbahçe Yüzme Şubesi Kaptanı Emin Gökalp Baş, Fenerbahçe Acıbadem Menajeri Violeta Duca ve Fenerbahçe Acıbadem Takım Kaptanı Çiğdem Can Rasna da katıldı.

    Sıcak bir ortamda geçen yemekte Mehmet Ali Aydınlar geçen sezon Fenerbahçe Acıbadem’e yaşattığı başarılardan ve sağladığı katkılardan dolayı Jan de Brandt’a bir plaket takdim ederken; Takım Kaptanı Çiğdem Can Rasna da takım adına bir çiçek verdi. Antrenör Jan de Brandt ise Mehmet Ali Aydınlar’a özel bir hediye sundu. Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Jan de Brandt’a her şey için teşekkür ederken; Brandt geçtiğimiz sezon güzel başarılar elde ettiklerini söyledi. Çiğdem Can Rasna ise Jan de Brant ile güzel anlar geçirdiklerini ifade etti.

    *****************************************************************************
     Görmek istediğimiz bu işte.
    Artık bu gelenek Fenerbahçe'de yerleşmeli.Yakışmıyor Fenerbahçe'ye vefasızlık ve medeni ,şık olmayan ayrılıklar.M.Ali Aydınlar'a geçte olsa bu jesti için teşekkürler.
     ''Güzel Adam'' Jan'a da yaşattığı her şey için bir kez daha teşekkürler.Yolu açık olsun.
    Umarım yollarımız ileride yine kesişir.

    19 Haziran 2010 Cumartesi

    Kemal Kayhan Fenerbahçe´de



    Kemal Kayhan Fenerbahçe´de  !!!!!!!!

    Sezonu şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe Erkek voleybol Takımımız yeni sezon çalışmaları için transfer çalışmalarını sürdürüyor. Takımımız geçtiğimiz sezon Halkbank forması giyen orta oyuncu Kemal Kayhan´ı renklerine bağladı.

    2 Ocak 1983 doğumlu olan Kemal Kayhan‚ 2 metre boyunda ve orta oyuncu olarak görev yapıyor. 2000-2006 yılları arasında Çankaya Belediyesi‚ 2006-2007 Polis Akademisi ve 2007-2009 Halkbank formalarını giyen başarılı sporcunun kariyerinde 1 Türkiye Ligi finali ve 1 UNIVERSIADE şampiyonluğu bulunuyor.
    1 yıllık evli olan oyuncu Milli formayı da 60 kez giyme başarısını gösterdi.

    http://fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=19976


    Kemal KAYHAN

    İsim / Name :                  Kemal KAYHAN
    Mevkii / Position :           Orta Oyuncu / Middle Blocker
    Boy / Height :                  200 cm
    Uyruğu / Nationality :     Türkiye Cumhuriyeti
    Doğum Tarihi / Date of Birth : 02.01.1983
    Oynadığı Takımlar:  2000 – 2006  ÇANKAYA BLD.
    2006 – 2007  POLİS AKADEMİSİ
    2007 – 2009 HALKBANK 
    Başarıları                                     
    1 Türkiye Ligi Finali
    1 Üniversiyat Şampiyonluğu
      
    **********************************************************************
     Hayırlı Olsun.Başarılar kendisine.
    Yaza yaza getirdim Kemal'i.
    Bu sezonki form durumu olarak Özkan‚ Kemal´den iyiydi  onu belirtmek gerek ama Kemal´de defalarca milli olmuş‚tecrübeli bir oyuncudur. 60-70 kez A Milli olmuş.Şu aşamada alınabilecek çok fazla alternatif kalmamıştı zaten.  Benim kanaatim direk ilk 6 olarak alınmadığı yönünde.
    Alternatif orta oyuncu olmalı.Emre´nin yanına bir iyi yabancı şart. Özkan kalsaydı sorun yoktu. 

    Kemal´in biraz istatistiklerine baktım .
    Son Arkas´a elendikleri Play Off serisinde ;
    1.Maç : Halkbank - Arkas : 3-2
    Kemal 15 sayı.18/9.% 50.6 blok sayısı var.2 kez blokta kalmış.
    14 serviste 3 hatası var‚servis sayısı yok.
    Bu maçta iyi oynamış.

    2.Maç : Arkas - Halkbank : 3-1
    Kemal 7 sayı.11/5.% 45.2 hata‚2 blokta kalma‚2 blok sayısı.
    Vasat oynamış.
    13 serviste 3 hata‚servis sayısı yok.
     
    3.Maç : Arkas - Halkbank : 3-1
    Kemal 11 sayı.9/7.% 78.4 blok sayısı.Hücum hatası ve blokta kalma yok.10 serviste 3 hatası var‚servis sayısı yok.1 manşet almış.% 100.
    Bu maçta iyi oynamış.En iyi hücum yüzdesine sahip oyuncu.

    Bizim Halkbank maçlarımızda ;

    1.Maç : Halkbank - Fenerbahçe : 0-3
    Kemal 4 sayı.4/4.% 100 ile hücum etmiş.8 serviste 3 hatası var.
     
    2.Maç : * Cezamız nedeniyle Eskişehirde oynadık.3-1
    Kemal oynamamış. 

    NOT : 
    Bu transfer haberi dün voleybol sitesine düşmüştü zaten.Resmi site ve FB TV bugün açıkladı.
    Gönül ister ki bu haberleri ilk kendi iletişim kanallarımızdan duyalım.Görevleri FB Kamuoyuna ilk ağızdan,doğru bilgi vermek olan iletişim kanallarımız ne yazık ki en son haber veriyor.Hiç bir şekilde şubelerden sağlıklı bilgi alamıyoruz.İletişim Departmanının başındaki Ali Koç'un şu ana kadar yaptığı tek şey  resmi siteden transfer haberlerini yalanlayan / teyit etmeyen bir bölüm oluşturmak.Bir de sıkıştıklarında göstermelik Şekip Mosturoğlu ile basına bilgilendirme toplantısı yapmak.  Koskoca Kurumsal Dünya kulübü velinimeti taraftarlarını ne yazık ki adam yerine koymuyor.
      Öte yandan FB TV'deki tek voleybol programı olan Filede Fener programında Aylin Hanım da taraftarı bilgilendirme görevini yapmıyor.Onun görevi boş boş oyuncu ve hocayı eleştirmek sanırım.Bunları belirtmeden geçmek istemedim.

    14 Haziran 2010 Pazartesi

    Başın Sağolsun Seda !!!

    Seda Babasını kaybetmiş.Bildiğim kadarıyla uzun süredir tedavi görüyordu.
    Demek ki kurtulamadı.
     Seda'ya ve ailesine sabırlar,merhum Necmi Tokatlıoğlu'na rahmet diliyorum.

    9 Haziran 2010 Çarşamba

    FBA , Gündeme dair birkaç şey vs ...

    Herkesçe bilinen bir gerçek ki FBA bayan voleybola yeni bir soluk getirdi. Yaptığı transferlerle , aldığı sonuçlarla sadece Türkiye’de değil Avrupa da da birçok kişinin dikkatini çekti ve çekmeye de devam ediyor. Yazıda FBA – Türkiye deki önemli rakiplerimiz ve birazda gündeme dair bişeyler karaladım.Gerek geçmişe gerekse geleceğe yönelik tespitlerde bulunmaya çalıştım.

    Geçen sezonki transfer politikasına değinerek başlayayım. Türkiye ligini şampiyon tamamlayan takımın ilk altısından Eda , Seda ve Çiğdem kalmıştı. Bunların yanına Nati ve Katya gibi dünya çapında starlar eklenmişti. Yani kadro hemen hemen sil baştan olmuştu. Buna rağmen bu kadro daha ilk sezonda Türkiye’de 3 kupayıda müzesine götürdü artı olarakta CL de final oynadı.

    Bu sezona bakacak olursak 2 önemli değişiklik görüyoruz. Antrenör Brandt ve Rus yıldız Gamova’nın ayrılışı…

    Geçen sezon FBA için oyuncuya göre sistem anlayışı geçerliydi. Bir çok etmen Gamova üzerine kuruluydu. Pasörün pas seviyesini vasat ayarlama lüksü yoktu. (Çünkü Katya’nın Nati gibi her topa vurabilecek bir tekniği veyahut buna uygun bir fiziği yok.) Katya , arkadayken takımın arka alan savunması bariz şekilde zaafiyet gösteriyordu. Gamova’nın fiziksel avantajı hücumda kendisi ve takımı için şüphesiz ki önemli bir avantaj fakat arka alan savunması açısından bakacak olursak bir o kadar da dezavantaj. Bu yüzdendir ki Gamova’nın oynadığı kulüp takımlarında temposuz bir oyun benimsenir. Topun oyunda fazla kalması Katyalı bir takımın en son isteyeceği şeydir. Bu şekildeki bir takım anlayışının rakiplerce alt edilebilmesi için (sonuçta Katya ve Nati oyunun kaderini kolayca etkileyebilecek fark yaratacak smaçörler) manşet alan 2 smaçöründe hem defansta hemde ofansta istikrarlı olmaları ve belli bir standartın altına düşmemeleri gerekir. Artı olarak arka alan savunmasında mükemmele yakın dizilmeleri yani yerinde pozisyon almaları gerekir.(burada çaprazın rolüde önemlidir (libero ve 4 numaraya değinmeye gerek yok onların arka alan süpürücülüğü yapmaları zorunlu bir durum) , arka alan savunmasında önsezisi, zamanlaması ve pozisyon bilgisi üst düzey olan çaprazlar fark yaratır ki bu unsur FBA da yoktu. Bazı kesimler tarafından beğenilmeyen Ortolani’nin Bergamo sistemine cuk oturmasının temel sebebi üstün pozisyon bilgisi ve zıplama kabiliyeti değilmidir) 2009-Gamova’lı Moskova 2010 Gamova’lı FBA . Moskova ve FBA takımlarının CL de ki fikstürüne (belirttiğim yıllardaki) ve sonuçlarına dikkatli bir şekilde göz atanlar bazı benzerlikler görecektir.

    Şunu görmek gerekir ki dünyada voleybolun konjonktürü çok değişti. Tek bir işi üstün şekilde yapan , fakat diğer özellikleri yetersiz olan voleybolcuların geçerliliği eskisi gibi kalmadı. Bir çaprazın arka alan savunmasını iyi yapması durumu bazılarına “iyi yapmasada olur” gibi gelebilir ya da ne bileyim bir smaçörün çok iyi manşet alamamasına “hücumu çok iyi manşeti vasat olsada olur” gibi fikirler öne sürülebilir ama artık bu tip ezber ifadeler tarih olmaya başladı. Tabi çaprazın savunmasından kalkıpta libero gibi uçsun kaçsın gibisinden şeyleri kastetmiyoruz. Ama belirli bir standartı yakalasın ve bu konuda her geçen gün kendini geliştirsin.

    Çok iyi bir sezon geçiren FBA , CL yi almayı başaramadı. Takımın teknik ve idari yöneticilerinin bir karar vermesi gerekiyordu. Nasıl bir yol izleyeceğiz. Nasıl bir sistem kuracağız. CL yi almak için öncelikli model ne olmalı ?

    Gamova’nın ayrılık kararının FBA için hayırlı olduğunu düşünüyorum. Takım bu sayede kabuk değiştirdi. Bilinçli yapıldığını düşünmesem de benzediği model Volley Bergamo oldu. Geçen sezon ki FBA’nın antitezi konumunda olan , sisteme göre oyuncu anlayışını benimseyen Volley Bergamo…

    Gerekçelerine değinecek olursak ,

    Bir kere arka alan müdaafasında Gamova’nın getirmiş olduğu yük kalkmış oldu , takımın üst seviye orta oyuncu açığı kapatıldı. Ve de en önemlisi eksik olan komple oyuncu takviyesi yapıldı. Bu en önemli husus diyorum , çünkü eğer çok güçlü bir takım olmak ve CL yi almak ana hedefse birbirinin çaprazı olan 2 smaçöründe hücumu ve manşeti dengeli ve iyi bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Çapraz mevkisine Skowronska hamlesi ise mükemmel bir nokta atışı. Bazı kesimler bu transfere gereksizdi gibilerinden yaklaşsa da FBA için çok gerekli bir oyuncuydu Skowronska. Tekrar söylüyorum ki müthiş bir hamle. Kasia’yı dikkatli izleyen biri olarak çok özel bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Öyle ki müthiş bir bitirici. Hani bazı oyuncular vardır pek bloğa yakalanmazlar ama vurduğu çoğu top arka alandan çıkar , Skowronska’da böyle bir şey çok az gördüm. Bloğu geçen topu genelde ölüyor. Fakat Gamova ile kıyaslarsak blokta daha fazla kalabilen bir oyuncu. Ama yinede MÜKEMMEL bir BİTİRİCİ…

    Kasia güzelliği ile dikkat çeken bir oyuncu bu yüzden üstün yetenekleri biraz geri planda kalıyor tıpkı Piccinini gibi. Halbuki gerek Francesca gerekse Kasia müthiş yetenekli oyuncular. Biri savunma ustası öteki hücum. Polonya’da Niemczyk döneminde ortadan oynayan bir oyuncuydu Kasia. Keza Novara da 2006-07 sezonunda orta oyuncu olarak görev aldı. Fakat ertesi sezondan itibaren çapraz mevkiine döndü ve müthiş bir hücum silahı haline geldi.

    Seda ile Kasia’yı kıyaslayan yorumlar görmek mümkün. Şahsen iki oyuncuyu kıyaslamayı doğru bulmuyorum. Seda’nın en parlak sezonu FBA ile ilk şampiyonluğunu yaşadığı sezondu. Bu kıyaslayıcılar ya da işlerine gelince her türlü istatistiki bilgiyi sunan kişiler (ki bu kişiler genelde Naz fanatiğidir ve de onu oynatmayan her coacha sallar dururlar) Seda’nın o sezon ki final serisinde yakalamış olduğu atak yüzdesini gitsin bir araştırsınlar bakalım ? Sonuç ne çıkacak. Bir tarafta kariyeri boyunca önemli maçlarda yüksek bir atak yüzdesi tutturamamış bir oyuncu diğer yanda voleybolun NBA sında top öldürme konusunda en iyiler arasında yer alan bir oyuncu.

    Top öldürme konusunda Avrupanın hatta Dünyanın en iyilerinden biri alınmış ne gerek vardı bu transfere diyorlar. Üstelik Seda ile kıyaslıyorlar. Böylelerine bu kadar açıklama bile değmez…

    Kasia hamlesi ile Nati – Sokolova ve Kasia ‘nın alacağı top sayısı birbirlerine yakın olacaktır. Yani ataklar bu üçlü arasında birbirlerine yakın şekilde paylaştırılacaktır. (Bergamo ve Pesaro benzeri bir yapı)

    Bir diğer konu ise Fürst ve Skowronska’nın getireceği servis üstünlüğü. Bu ikili 2 yıl önceki Scavolini sisteminin temel taşlarındandı. O sezonki Scavolini Fürst ve Kasia önderliğindeki servisleriyle rakiplerini kolaylıkla pasifize ediyordu. Servis konusunda dünyanın en iyilerindendirler. Geçen sezon servisleriyle etkili olan FBA bu sezon bu etkinliğini daha da arttıracaktır.

    Biliyorsunuz ki ligde max 3 yabancı oynatılacak. Bu yüzden bazı yabancılar tribünde olacaklar. Peki hangi yabancılarımız ilk 6 da tercih edilmelidir ?

    Bu sorunun cevabını rakiplerimizin kadro kalitesi belli edecektir. VGSTT ve Eczacıbaşı (atılım yapacaklarsa GS) gibi rakiplere karşı Nati ve Sokolova kesinlikle birbirlerinin çaprazı olarak oynayacaklardır. 3. yabancının orta mı pasör mü yoksa çapraz mı olması gerektiği konusuna yazının ilerleyen bölümlerinde değineceğim. Bu iki takıma karşı olan maçlar dışındaki müsabakalarda Nati - Sokolova’dan biri tribüne çıkacaktır.

    Olumlu etkenlerin yanında bazı olumsuzluklarda olacaktır elbette.

    CL de gruplar şu aşamada kaç takımlı olacak bilemiyorum ama CL F4 için evsahipliği gruptan çıkınca belli oluyor. Evsahipliğini alan takım F4 e kadar CL maçı oynamıyor. Bu ne demek ?

    Organizasyonda ev sahipliği FBA ya verilirse, (gruplarda kaç takım olacak bilmiyorum ama tahmini ya 5 ya da 4 olacak - 5 olursa 8 , 4 olursa 6 maç) takım 6 veya 8 maç oynayacak. Bu sahip olduğumuz tüm yabancıları aynı anda sadece 6 veya 8 maçta bir arada oynatabileceğimiz anlamına geliyor. Kuşkusuz önemli bir sorun. Açıkcası FBA nın F4 ü düzenlemesi taraftarı değilim. Gruplarda oynayacağımız takımlardan aşağı yukarı biri bizim ayarımıza yakın olacak dolayısıyla adam gibi ancak 2 maç oynayabileceğiz. Mevcut durumda en büyük çekincem bu konu. Artı olarak Türkiye ligindeki bir çok maçta Naz tercih edilecektir. Fofao (şayet alındıysa) VGSTT-Eczacıbaşı ve CL maçlarında ilk 6 başlasa bile oyuncularla uyumu ne derece sağlıklı olur o da bende uyanan bir başka soru işareti. Fakat bahsi geçen pasör müthiş bir tecrübeye ve deneyime sahip ki pasörlük mevkisi için bu nitelikler çok önemlidir.

    Yinede takımın bu durumların üstesinden geleceğini düşünüyorum.

    Toparlamak gerekirse , doğru yolda olduğumuzu düşünüyorum. Stil olarak gerçek bir İtalyan takımı olduk. Yaptığımız takviyelerin en büyük ortak özellikleri , kötü oldukları gün dahi, belli bir seviyenin altına inmemeleridir.

    FBA organizasyonu içerisinde yer alan oyuncuların önce işlerine sonrada rakiplerine duyacağı saygıdan en küçük bir şüphem yok. Bu da başarıyı getiren en büyük unsur olacaktır. Şuna inanıyorum ki sonumuz ne bir Murcia ne de bir Zurih olacak. Bu takım olimpik sporlarda Türkiye’ye gelmemiş olan CL kupasını getirebilecek çapta bir takımdır. Böyle bir takıma sahip olmanın keyfini çıkaracakken hala sağa sola çamur atanlar var. Ne sevinmeyi biliyorlar nede üzülmeyi …

    Yeni antrenör konusunda ise , açık konuşmak gerekirse Jan de Brandt’ın gitmesine üzüldüm. Kaliteli bir teknik adamdı. Takımın yıldızlar topluluğu olduğu ve Jan de Brandt’ın bu kadroyu kaldıramayacağı düşünüldü ki devam edilmedi. Açıkcası bu ve bunun gibi fikirlere asla katılmıyorum. Aylin Üstündağ’ı ise Allah’a havale ediyorum.

    Sonuçta yeni antrenör Guimaraes oldu ya da bilinen adıyla Ze Roberto. Brezilyalının kariyeri müthiş başarılarla dolu. Hem erkeklerde hemde bayanlarda antrenör olarak Olimpiyat şampiyonluğu yaşamak müthiş bir olaydır. Takım ile iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. Geçmişte İtalya’da çalıştırmış olduğu Scavolini ile CL şampiyonluğuna ulaşmayı başaramadı ama yinede önemli işler yaptı. Görevi Abbondanza’dan devraldığı 2007 sezonunda (ki o kadroda Brezilya’nın 2 önemli ismi Mari ve Sheilla’da vardı) fazla bir varlık gösteremedi. 2008 de görevi yardımcısı Vercesi’ye (maç anındaki heyecanlı halleriyle bilinir) devretti ya da daha doğrusu pasif antrenörlük yaptı , 2009 da takıma yeniden döndü. 2 Brezilyalı ile 2007 de pekte başarılı olamayan Guimaraes bu iki oyuncunun ülkelerine dönmesinden sonra Steinbrecher’in (Mari) yerine bir diğer Brezilyalı smaçör Jaqueline’yi , Sheilla’nın yerine ise Skowronska’yı takıma kattı. Öyle ki Vercesi ile İtalya’da çok iyi işler çıkaran bu ikilinin ayrılması ilk başlarda karamsarlığa yol açmıştı fakat sonradan görülecekti ki gerek Ze Roberto’nun dönüşü gerekse Kasia-Jaqueline ikilisinin takıma dahil edilişi rüya gibi bir sezonun öncesinde yapılmış sağlam bir temel atma töreniydi.

    2009-Scavolini Pesoro …

    Benim için özel bir takımdı. Tamam , kabul ediyorum 2003 – Perugia (Aguero , Francia , Gioli , Kirillova , Swien) ve 2005 – Bergamo (Grün , Poljak , Sokolova , Piccinini , Zhukova) da müthiş takımlardı. Ama 2009 – Pesaro’nun bende ayrı bir yeri vardı. Kanımca voleybol tarihinin görmüş olduğu en iyi takımdı.

    O yılın CEV Cup şampiyonu (yarı finalde FBA’yı elemişlerdi) Osmokroviç , Feng ve Cardullo gibi isimleri kadrosunda barındıran Novara’yı hem Süper Kupa hem de İtalya Kupası finalinde yenerek şampiyon olmuşlardı. Finalde yine Novara’yı süpürerek şampiyon olmuşlardı. Fakat CL yi alamamışlardı hemde unutulmaz bir seri sonrasında. (Bergamo’ya F4 öncesi altın set ile elenmişlerdi)

    Kadroda FBA’nın yeni transferleri Fürst ve Skowronska’da yer alıyordu. Scavolini - Fürst , Kasia ve Jaqueline gibi isimler ile müthiş servisler atarak rakiplerini bozabiliyordu buna orta oyuncularının yanında Costagrande’nin müthiş blokörlüğüde eklenince rüya gibi bir sezon geçirmişlerdi. Tabi hem Jaqueline hemde Costa’nın manşette harika bir ikili oluşturduğunu da belirtmek gerek. Costa demişken , 2005 yılında Abbondanza tarafından takıma dahil edilirken ilerisi için birçok kimse onun bu kadar lider ve komple bir oyuncu olacağını tahmin edemezdi. Ama o müthiş bir gelişim gösterdi ve Scavolini organizayonunun en temel taşı oldu. Ze Roberto’nun favori oyunculardandır. Zira Guimaraes , FBA ile anlaşma imzaladığı basın toplantısında Costa’nın adını olumlu bir şekilde defalarca zikretti. Her eve lazım derler ya Costagrande’de her takıma lazım bir 4 numara. Dinamo Moskova’ya gittiği söyleniyor , transfer kesinleştiyse Guimaraes’in dediği gibi Rus ekibi çok büyük bir güç kazanmış oldu.

    2008-09 sezonunda , Guimaraes ile CL yine gelmemişti. Fakat rüya gibi bir sezon yaşanmıştı. Şu da ilginç bir anekdotdur ki , tarihte hiçbir İtalyan takımı hem Ligi hemde CL yi aynı anda kazanmayı başaramamıştır.

    Guimaraes FBA takımının yeni antrenörü. Elinde çok kaliteli bir takımın olduğunun farkında.
    Maçlar kağıt üzerinde kazanılmaz. Fakat kağıt üzerinde değerlendirmeler yapılabilir ki Guimaraes’te yapıyordur mutlaka. 2009 – Scavolini ile şimdiki FBA arasında çok fark olmadığını oda biliyor. O yüzden geçmişte yaşadığı bu acı verici tecrübenin (favori olduğu bir seride Bergamo’ya şanssız bir şekilde elenmesi) bir daha tekrarlanmaması için gereken tüm önlemleri alacaktır.

    VGSTT ve özellikle Eczacıbaşı ‘da gelecek sezonun iddialı takımlarından olacaktır. VGSTT de Glinka’nın alınması riskli bir tercih olarak nitelendirilebilinir. Bir süre voleybola ara veren Polonyalı yıldızın eski günlerine dönüp dönmeyeceğini doğrusu bende merak ediyorum. Polonyalıların son yıllarda yetiştirdiği en önemli 2 hücum gücünün (bakalım Kaczor kendini geliştirebilecek mi ?) Türkiye liginde mücadele edecek olması adeta bir voleybol ülkesi olan Polonya’nın da dikkatini çekecektir. Türkiye liginin Polsatta yayınlanması ilgi çekici bir atılım olurdu açıkcası. Polonyalıların eğer gerçekten böyle bir niyeti varsa federasyon ve yayıncı kuruluşunda yardımcı olması gerektiğini düşünüyorum. Polsatsport Avrupa ve Türkiye’de oldukça takip edilen bir kanaldır. Türk ligini yayınlamaları sadece Polonyalıların değil voleybolu seven tüm Avrupalıların seyrine neden olacaktır. Birkaç yıl önce İtalya Devlet Televizyonu (RAİ Sport) da bayan voleybol maçlarını yayınlıyordu. Açıkcası çokta takip ediliyordu. Fakat İtalya ligi yayın haklarının 2008-09 sezonundan itibaren SKY platformuna geçmesiyle bu platformun üyesi olmayanlar ligi takip edemez hale geldi.

    Rakiplerimizin transferlerine tekrar dönecek olursak , VGSTT ‘nin Glinka hamlesinden sonra komple bir 4 numara takviyesi yapacağını düşünüyordum. Fakat Nikoliç ile yeniden anlaştıklarını öğrendim.(şimdiden geçmiş olsun) Mevcut kadroları itibariyle iddiasızlar diyemeyiz ama görünen o ki VGSTT geçen yılki finali mumla arayacak. CL de ise en iyi ihtimal F6 yaparlar.

    Gelelim Eczacıbaşına. Geçen sezon gerek lig gerekse Avrupa da büyük hayal kırıklığı yaşayan kulüp bunun acısını çıkartma peşinde. Neslihan , Del Core ve Barazza transferleri oldukça yerinde hamleler.

    Neslihan , birkaç yıl öncesine kadar topumu öldürürüm göstermelik zıplarım şansa bala blok olursa ne ala , gerisine de karışmam tarzında bir oyuncuydu.Yani ben assolistim çok güzel şarkı söylerim başkada iş yapmam tavrındaydı. Fakat bu mantaliteden sıyrılarak özellikle bu sezon inanılmaz bir gelişme kaydetti. Hücumda ki etkinliği zaten bilinen bir şeydi bunun yanında savunma zaaflarını da kapattı ve mükemmel bir pasör çaprazı oldu. Blok desen var , arka alan savunması artı pozisyon alışı çok iyi. Serviste etkili olarak hem smac hem de J.F kullanabiliyor. Çıkarılamayacak toplara bile öyle bir planjon yapıyor ki o top çıkmasa da şansını zorlaması müthiş bir gelişme gösterdiğinin en somut göstergesi. Bir Türk sporcusunda nadir görülen bir gelişmeye imza attı. Çok olumlu bir transfer.

    Del Core ise Taurasi ile birlikte yılın transferi. Kendisini hep FBA formasıyla görmek istemiştim , fakat kaderde onu Eczacı formasıyla izlemek varmış. Olsun Türkiye’ye gelmesi bile yeterli. Mükemmel bir takviye. Hücumsal bitiricilik olarak ne bir Francia ne de bir Osmokroviç değil. Fakat buna rağmen hücumda belli bir standartı olan ve onun altına çok nadir düşen bir oyuncu. Savunması ise mükemmel. Önsezileri , zamanlaması , soğukkanlılığı , pozisyon alışı tam anlamıyla usta işi. Komple bir oyuncu. Son 3 sezondur CL şampiyonu olmuş olan Perugia ve Bergamo takımlarında kilit roller üstlendi. Şüphesiz Eczacıbaşı’na büyük güç kattı. Eczacıbaşı yaptığı şık transferlerle üst düzey bir takım kimliğine büründü. Yalnız Barazza değilde Walewska’yı transfer etmiş olsalardı yapı itibariyle 2006 CL şampiyonu Perugia’ya (Francia ve Fofao’nun ya da gerçek ismiyle Helia de Souza olduğu yıl) çok benzeyeceklerdi. O sezon Francia manşette aksamasına rağmen gerek Swien gerekse Walewska bu zaafı özellikle CL de başarıyla tölare etmişlerdi. (Arcangeli’yi de unutmamak gerek) Francia muhtemelen bu yıl 4 numaraya geçecektir. Neslide çapraz oynayacak. Takım olarak çok iyi bir hücum gücüne sahipler , top oyunda fazla kalsada olumsuz etkilenmeyeceklerdir zira arka alan savunmalarının iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. En büyük zaafları Francia’nın manşeti olacaktır. Francia rakip takımlar için maden olabilir ki bunu FBA çok iyi kullanmıştı.(2008-09 final serisi)

    Esra Gümüş takımda kalacaksa Francia’ya altenatif olacaktır. Pasör mevkisine ise Elif’in alınması onları nasıl etkileyecek kestirmek güç ama çokta fazla sırıtmaz gibime geliyor. Dediğim gibi üst düzey bir takım oldular ama CL ve Türkiye’de alacakları dereceleri etkileyecek birinci etken Francia’nın manşet zaafıdır. Başarıları bu zaafı tölare etme oranıyla paralellik gösterecektir. Yazının ilk kısımlarında ifade etmiştim , FBA özellikle Eczacıbaşı maçlarında Sokolova ve Osmokroviç ikilisini bozmayacaktır. Bu iki takım arasındaki maçlarda özellikle iki unsur ön plana çıkacaktır birincisi manşette caydırıcılık ikincisi hücumda bitiricilik. İki kilit kelime… CAYDIRICILIK - BİTİRİCİLİK

    Eczacıbaşı cephesinde 4 numaraların Francia ve Del Core çaprazın ise Neslihan olacağı su götürmez bir gerçek. Peki FBA için en sağlıklı tercih ne olacak ? Bir kere manşet alacak smaçörlerin Sokolova -Osmokroviç olacağı konusunda çoğu kişi hemfikir. Esas soru - Çapraz kim olacak ? Seda’ mı ? Skowronska mı ? 2 kilit kelimeden söz etmiştik. Caydırıcılık ve Bitiricilik. Nati ve Sokolova ikilisi manşette caydırıcı hücumda ise bitirici bir ikili. Çaprazdan manşette caydırıcılık bekleyemeyiz zira FBA sisteminde büyük ihtimalle çapraz manşet almayacak (dipnot ; 2008-09 Dinamo Moskova bu sistemi benimsemişti – Safranova’ya çapraz olarak manşet aldırıyorlardı – bu arada Safranova’ya Allah acil şifalar versin) o halde FBA sisteminde çaprazın çok iyi bir bitirici olması gerekir. Bu isim ise kesinlikle Skowronska ‘dır. Kim ne derse desin Seda’nın hücumsal bazda iki önemli eksiği var. Birincisi iyi zıplayamaması ikincisi ise hiçbir zaman İSTİKRARLI bir şekilde üst düzey bir bitirici (atak yüzdesi) olamaması. Dolayısıyla FBA’nın Nati – Sokolova – Skowronska üçlüsünü bilhassa Eczacıbaşı maçlarında bir arada oynatması kaçınılmaz bir gerçektir. (Fürst ve yabancı pasörü tribüne göndererek) Yalnız Seda’nın şu konuda hakkını yemeyeyim , arka alan savunmasını eskiye oranla biraz daha düzeltti zaten gerek Kasia gerekse Seda bu konuda Gamova’dan kat be kat daha iyiler.

    Sonuç olarak , ben FBA takımının bu doğrultudaki bir altıyla çıkması durumunda Eczacıbaşını zorda olsa alt edebileceğini düşünüyorum. Avrupa’da ise en büyük rakipler an itibariyle Cortese ve Moskova olacaktır. Tabi Bergamo’yu da unutmamak gerek…

    Birazda sınırlarımızın ötesine geçelim ve bir iki şeyde yaklaşık 1 ay önce sona eren İtalya Erkekler Voleybol liginin yarıfinal – final serileri hakkında söyleyelim.

    Yarı finalde ki Lube Banca Macerata – İtas Diatec Trento serisi adeta nefes kesti. Seride 2-0 geriye düşen Macerata , üçüncü maçı 3-0 alarak durumu 2-1 e taşıdı. Serinin dördüncü maçının saatinin Barcelona-İnter maçına denk gelmesi ise şanssız bir durumdu , bir tercih yapmam gerekiyordu. Tercihimi voleybol maçına yönelik kullandım. İyiki de kullanmışım. Enfes bir mücadele seyrettim. Maçın Tie Break’e kalacağını tahmin ediyordum. Nitekim öyle de oldu. Tie Breakte ise daha soğukkanlı olan ekip maçı kazandı. Şüphesiz maçın kırılma anı 5.setin sonlarında Cisolla’nın Sala’dan yediği blok oldu. O andan sonra rahatlayan Trento maçı kazanmasını bilerek seriyi 3-1 e getirdi ve adını finale yazdırdı.Fakat şunu söylemeliyim ki seri 3-1 bitmesine rağmen Macerata’yı da çok beğendim. Kritik anlardaki bitiricilik özelliklerinin Trento’ya oranla eksikliği onları finalden etti. 2 sezon öncesinde Fenerbahçe’yi Champions League’den eleyen Macerata kadro olarak hemen hemen aynı takımdı. Birtek smaçör Snippe ve orta oyuncu Rodrigao takımda yoktu. Mevcut smaçörler Swiderski , Cisolla ve Martino rakip takımın smaçörleri Kaziyski ve Juantorena’ya oranla kritik dakikalarda daha fazla hata yaptılar. Lube çaprazı Omrcen (Hırvat) ile Trento çaprazı Vissotto (Brezilya) ise seride görevlerini iyi yerine getirdiler. Trento daha çok dört numara oyuncularını Macerata ise daha çok çaprazını kullanan bir ekip. Şüphesiz Kaziyski dünyaca ünlü çokta başarılı bir smaçör ama Trento takımının belkemiği Osmany Juantorena. Kendisine erkeklerin Osmokroviç’i diyebiliriz. Sonuçta Trento normal sezonu lider bitirdi Play Off larda da finale çıktı CL de ise şampiyon oldu. Çok iyi bir sezon geçirdikleri kesin. Finale çıkacak diğer takımı belirleyen seride ise Bre Banca Lannutti Cuneo , Sisley Volley’i son maçta 3-1 ile geçerek seride durumu 3-1 yaptı ve adını finale yazdırdı. Açıkcası bu seriyi çokta iyi takip edemedim o yüzden oyuncular hakkında çokta fazla konuşmayacağım. Böylece finalin adı İtas Diatec Trento - Bre Banca Lannutti Cuneo oldu. Seriye ilişkin kesin bir öngörüde bulunmak zordu. Şampiyonluk tek maç üzerinden belli olacaktı.

    Şampiyonu tayin edecek final maçında , Trento ya da başka bir deyişle Trentino ilk sete müthiş bir giriş yaptı ve rakibini adeta sürklase ederek setlerde 1-0 öne geçti. Büyük bir çoğunluk ilk setten sonra şampiyon Trento olur derken Cuneo kimsenin beklemediği bir şekilde atağa kalktı. Ve sonraki 3 seti de alarak şampiyonluğunu ilan etti. Trento’lu oyuncular üzüntü ile şaşkınlığın arasında bir görüntü sergiliyordu maç sonrasında. Mastrangelo ise abartılı sevinçleriyle kendi seyircisini coşturuyordu.

    Oyunculara değinecek olursak ,

    Maçın en kötüsü Trento pasörü Zygadlo (çok iyi bir CL F4 geçirmişti) idi. Öyleki kendisinin sezon boyunca çapraz Visotto ile pas konusunda bir uyumsuzluğu vardı ve bu sebeptendir ki öncelikli tercihi her zaman Juantorena ve Kaziyski oluyordu. Özellikle finalde Kaziyski’yi gereksiz yerlerde çok zorladı. Bi zamandan sonra Matey’de oyundan koptu. Juantorena ise özellikle ilk setten sonra çok tutuktu. Gerek savunmada gerekse hücumda bilinenin aksine olumsuz bir performans sergiledi. Vissotto ise zaten pasörle uyumsuzluğunun getirdiği olumsuz durumun etkisiyle iyi bir maç çıkaramadı. Birkaç topu bloktan kaçayım diye doğrudan auta atıp durdu. Özellikle 4. sette Cuneo 20 li sayılara yaklaşırken gerek Vissotto gerekse Osmany Juantorena’nın servis atarken çizgi ihlali yapmaları bu derece profesyonel oyunculara hiç yakışmadı. Bu basit hataları yapmasalar belkide 4. seti ve dolayısıyla maçı kaybetmeyeceklerdi kim bilebilir…

    Cuneo ise kabus gibi geçen ilk setin ardından 37 lik pasör Grbiç önderliğinde müthiş bir maç çıkardı. Gerek Wijsmans gerek Nikolov gerekse Parodi üstün performans sergilediler ki Parodi beni biraz şaşırttı desem yalan olmaz. Hemen belirteyim ki Bre Banca Lanutti Cuneo oldukça yaşlı ve deneyimli bir takım. İlk altılarında (artı libero) İtalyan smaçör Parodi (1986) haricinde ki en genç oyuncu 33 yaşında. Final serisi tek maç üzerinden değilde 3 maç üzerinden oynansaydı bu durum İtas Diatec Trento için bir avantaj olabilirdi. Sonuçta mutlu sona Cuneo ulaştı ve kupa Wijsmans’ın ellerinde havalandı.

    Hemen hatırlatayım İtalya’yı CL de bu sezon , Bre Banca Lanutti Cuneo , İtas Diatec Trentino ve Sisley Treviso takımları temsil edecek.

    Yazının sonlarına gelirken tekrar FBA ya dönelim , şüphesiz ki takımdan beklentiler çok ama çok yüksek. CL yi almak mutlak hedef. Olası bir başarısızlıkta De Brandt’ın suçu neydi diyenlere söz hakkı doğacaktır ki sonuna kadar haklılar. Ama ben yinede Brezilyalı hoca ile de iyi bir sezon yaşayacağımızı düşünüyorum. Şurası kesin ki kadro genişliği geçen yılla mukayese edilemez. Liglerin başlamasına henüz çok var ve Türk-Yabancı takımlar olsun transferlerini henüz tamamlamadılar. Zaman geçtikçe kimin ne yapacağı konusunda daha net fikirlere sahip olacağız ama FBA için NET olan durum mücadele ettiği her kulvarda mutlak şampiyonluk hedeflemesidir. Umarım mümkün olduğunca az aksilikle karşılaşırız.




    7 Haziran 2010 Pazartesi

    Jan de Brandt´tan mesaj var....

    Sevgili renktaşlar.
    Jan de Brandt hocamıza facebook´tan ulaştım.
    Forumdaki ve genel olarak taraftarlar arasındaki güzel duyguları paylaştım. Gelecek hayatında başarılar diledim. Fenerbahçe taraftarının onu unutmayacağını belirttim. Taraftarlara bir veda mesajının olup olmadığını sordum. O da şu mesajı gönderdi. Sizinle paylaşıyorum...

    Özgür


    I honestly dare to say that i leave Fenerbahçe with pain in my heart. I had a very nice time here and i hope to come back one day.
    I thank in first instance Mr. Aydenlar. who gave me the oppurtunity to work here.
    I thank all the players that i worked with...they did it wonderfull !
    I thank all my staff who did a very great job.
    And last but not least i want to thank all Fenerbahçe fans. Always ‚ home or away ‚ we played homegames. It was a great feeling for me to feel always your love and support. One slogan i will remember forever ´ aşkiniz bizlere yeter ´ ´ your love is enough for us ´. İt touched me in my heart.
    I hope that also next season you will see great games ‚ i am sure of that ‚ and that we can win the european cup !
    I wish you all the best and i repeat it was a pleasure to work here!

    Thank you for all.

    My best regards ‚

    Jan


    Türkçesi:
    Dürüstçe söylemek gerekirse‚ Fenerbahçeyi kalbimdeki acıyla terk ediyorum. Burada çok güzel vakit geçirdim ve bir gün geri dönmeyi umut ediyorum.
    İlk olarak burada çalışma fırsatı verdiği için Mr. Aydınlara teşekkür etmek istiyorum.
    Birlikte çalıştığım bütün oyunculara da teşekkür ediyorum. Çok iyi performans gösterdiler!
    Çok iyi iş çıkaran teknik kadroya da teşekkür ediyorum.
    Son olarak ve en önemlisi‚ bütün Fenerbahçe taraftarına teşekkür ediyorum. Deplasmanlarda bile kendi sahamızda gibi oynadık. Sizin sevginizi ve desteğinizi sürekli hissetmek çok güzel bir duyguydu. Her zaman hatırlayacağım tezahüratınız Aşkınız bize yeter olacaktır. Beni derinden etkiledi.
    Gelecek sene çok iyi maçlar izleyeceğinizi umut ediyorum. Ve eminim ki Avrupa Kupasını kazanacağız!
    Siz her şeyin en iyisine layıksınız ve tekrar ediyorum‚ burada çalışmak benim için büyük keyifti!

    Her şey için teşekkürler.

    En iyi dileklerimle.

    Jan

    Brandt´ın ardından birkaç söz...

    Brandt´ın ayrılışı için birkaç şey yazmak istiyorum.
    Kuru bir güle güleyle olmaz...

    Brandt´ın en çok eleştirildiği dönemlerde bile onu savunan biri olarak
    tabii ki gitmesine üzüldüm.

    3-4 kez maç ertesi karşılaşma fırsatımız oldu.
    Son derece mütevazi ve cana yakın bir insan.
    Eeee‚ ne olacak diyebilirsiniz. Ama mesele bu.

    Şimdi bir şey söyleyeceğim‚ kimi arkadaşların çok hoşuna gitmeyecek.
    Ama düşüncemdir‚ söyleme özgürlüğüm var.
    Bunu amatör olarak 4-5 yıl voleybol oynamış biri olarak söylüyorum.
    Ve tabii ki son 2-3 yıldır neredeyse profesyonelce voleybol izleyen biri olarak...
    Tabii bu dediklerimin doğru olduğu anlamına gelmez.
    Kendi yorumum ve tamamen öznel tabii ki...

    I. Takım sporları içinde koçun etkisinin en az olduğu spor dalı voleyboldur.
    Hatta daha da ileri gideceğim‚ özellikle bayan voleybolda koçun asli görevi
    - takım içi dengeleri kollamak‚
    - yıldızların egosunu tatmin etmek ama aynı zamanda kontrol altında tutmak
    - genç yeteneklere fırsat vermek özgüven aşılamak
    - hata yapan oyuncuyu oyun ve takım içinde tutmak
    - takım içi gruplaşmalara izin vermemek
    vs.dir...

    Yani aslında biraz menajerlik de yapmak zorundadır koç.
    İşin teknik taktik yönü basketbol ve futbolda olduğu kadar yoktur.

    Voleybolda esas olan takım olmaktır. Çünkü her oyun ("rally") ortalama 15-20 saniye sürer.
    Takım olarak reflekslerini çok güçlü olmalı‚ her hücum setini adeta bir refleks gibi
    düşünmeden otomatiğe bağlayarak oynayabilmelisiniz.
    Takımın her oyuncusunu birbirini ezberlemeli.

    Rakibi çok iyi analiz etmeli‚ rakibin zayıf noktaları üzerine gitmelisiniz.
    Aynı zamanda rakibin nerelerden nasıl hücum edeceğini tahmin etmelisiniz.
    Koçun maç içinde asli görevi de budur zaten.
    Indesit maçlarını laola´dan izleyenlere tavsiyem molalarda koçların konuşmaları
    net olarak duyulur‚ bir dinleyin derim...

    Mesela dersiniz ki Gioli gile önünde. Blok dikkat etsin‚ pasör ona açacak‚ vurduğunda da genelde paralele indirir‚
    libero sen dikkatli ve hazır ol.
    Atakta da mesela Oksana´nın bloğu düşüktür orada hücum edelim‚ arka alanda Godina var‚
    kaçırmayın bu fırsatı onun üzerine vurun. Çıkaramaz...

    Falan filan

    Şimdi antrenörleri aşağıladığım düşünülmesin.
    Kesinlikle.
    Voleybol aslında çok da karmaşık bir spor dalıdır.
    Ama birkaç yılınızı verdiğiniz mi çözmesi de kolaydır.
    Ve aynı bilgi seviyesindeki antrenörler arasındaki farkı bence üç şey belirler:
    1. Çalışkanlıkları. Yani rakipleri çok iyi tanımaları. Rakiplerin maçlarını izlemeleri‚ iyi analiz etmeleri. Dünya liglerini takip etmeleri...
    2. İnsan ilişkileri. Yukarıda bahsettiğim meselelerde oyuncular üzerinde tatlı-sert bir otorite kurabilmeleri
    3. Zeka. Oyun içinde rakibin taktiklerini görebilmeleri‚ rakibin zayıf noktalarını iyi tespit etmeleri‚ o zayıf noktanın üstüne gitmeleri‚ kendi takımının zayıflıklarını tespit edip onları örtmeleri‚ kendi güçlü oldukları yönlerin daha da çok üstüne gitmeleri. Gerekli oyuncu değişikliklerini yapmaları vs...

    Şimdi bu konularda açıkçası ben Brandt ile Jose Roberto arasında öyle aman aman bir fark olduğunu sanmıyorum.
    Tamam Jose Roberto tartışmasız en iyi antrenörlerden birisi.
    Ama bu iki koç arasındaki fark mesela Mourinho ile Daum arasındaki fark kadar açık değildir.
    Çünkü baştan beri belirttiğim gibi koçun voleybolda oyuna etkisi bir yere kadardır.


    II. Brandt başarılı mıydı?
    Peki Brandt‚ ne yaptı 2 yılda?
    Şimdi kolaya kaçıp şunu söyleyebiliriz‚ bu seneki takımda bu başarılar normaldi.
    Hayır. Bu kadar değil.
    Çünkü Brandt´ı bu seneyle değil geçen seneyle değerlendirin.
    4. sıradaki bir takımı‚ kendisinden çok daha güçlü takımların arasından sıyırıp
    şampiyon yapmadı mı Brandt Hoca...
    Üstelik bu ilk şampiyonluktu ve bir kabuğun kırılmasını sağladı.
    Mehmet Ali Aydınlar´ın voleybola daha çok yatırım yapması için cesaret verdi.
    Yani şu son iki yıldakı yatırımda tabii ki aslan payı Aydınlar´da ama Brandt´ın katkısını da unutmayalım.

    Ne yaptı Brandt Hoca... (ilk şampiyon olduğumuz seneyi anlatıyorum)
    1. Her oyuncunun performansını artırdı. Özellikle Seda ve Eda çok geliştirdiler kendilerini.
    2. Rakiplerine göre daha zayıf bir kadroya sahip olmasına karşın oyuncularını çok dengeli bir şekilde kullandı.
    hepsinden verim almasını bildi.
    3. Genç oyunculara cesaret verdi. Merve´ye final maçında rakip 23. sayıdayken servis attırmasını hiç unutmayacağım.
    4. Takım içinde uyum sağladı. Devre arasında birbirine girecek duruma gelmiş oyuncular arasında güzel ve sıcak bir ortam yaratmayı başardı.
    5. Takım savunmasını geliştirdi. Özellikle blokları iyi yerleştirdi. Arka alan savunmasında takımı ilerletti.
    6. Oyuncuların tümünün servislerinde gelişme sağlandı. Özellikle servislerin gideceği yerler çok iyi tesit edildi her pozisyonda.

    Şimdi geçmişi niye hatırlatmak zorunda kaldım?
    Bu sene Brandt çok eleştirildi. Dendi ki Naz´a süre vermiyor.
    Ben bunu hiç anlayamadım. Şimdi insaf. Hangi takımın kadrosunda 3 pasör bulunur arkadaşlar.
    Alın Wikipedia´da bütün kalburüstü takımların kadroları var.
    Hepsine bakın. 3 pasör birden bulunduran takım var mı?
    Brandt ne yaptı Merve´yi 3. pasör olarak tuttu takımda.
    Bir tek servis attırdı diye eleştirenler var.
    Ama başka bir koç olsa yedekte bile tutmazdı Merve´yi. Bunu söylemek istiyorum.
    Yani a takımıyla antremana bile sokmazdı.
    Genç takımında oynatırdı o kadar.
    Şimdi Merve´ye bunu yapan bir hoca Naz´ı niye kenarda çürütmek istesin?
    Üstelik Naz bu sene takıma nasıl geldi?
    Ne kadar bonservis ödendi biliyor musunuz?
    Söylentiler 1 milyon dolar ödendiği yönünde.
    bu Acıbadem´in geçen seneki toplam bütçenin 5´te biridir arkadaşlar.
    tekrar ediyorum 1 milyon dolar.
    bu rakam Skowronska+Fürst+Sokolova transferlerinin toplam bedelidir neredeyse...

    Ve Aydınlar‚ geçen sene takımın nasıl kurulduğunu anlattı.
    Ne dedi‚ Brandt her mevkide en çok istediği 5 oyuncuyu istedi. Biz de hepsini aldık.
    Pasörde birinci sırada Naz vardı dedi...

    Sene boyunca Naz´ı neden oynatmadı diye buralarda çok sorgulandı.
    ben de hep hocanın bir bildiği vardır dedim.
    Ama sonuç olarakk sene sonunda Naz çürümüş mü?
    Elinizi vicdanınıza koyun.
    Çin´deki turnuvada Naz´ı izlediniz mi?
    Final serisinde ilk maçı nasıl döndürdüğünü hatırlıyorsunuz değil mi?
    Bu mudur çürüme.
    Brandt´ın çürüttüğünü iddia ettiğiniz Naz‚ sene sonunda en iyi pasör ödülünü almadı mı?
    Demek ki Naz kendini diri tutmayı başarmış.
    Ama bunda Brandt´ın da çok önemli bir payının olduğunu teslim etmek lazım.


    III. Brandt´ın koyduğu başarı çıtası: 50 maçta 48 galibiyet

    Peki Brandt´ın karnesinde ne var?
    Yazıyorum...
    Kendi kurmadığı bir takımla ve kendisinden daha güçlü takımların olduğu bir ligde
    ŞAMPİYONLUK (Üstelik bu koçu olduğu takımın ilk şampiyonluğuydu)
    CEV Cup´ta 3.lük.

    Bu sene
    Türkiye´de 3 kupa birden
    Avrupa´da finalde 3-2 kaybedilen maç sonrası (ki o son set de 6 sayı farkla kaybedildi)
    kazanılan AVRUPA İKİNCİLİĞİ (Üstelik bu koçu olduğu takımın bütün branşlarında yakalanan en büyük başarı)

    Öyleyse bu seneki takım ve koç için başarı çıtası budur.
    Takım en fazla iki maç kaybetmeli‚ Indesit´te final oynamakla kalmayıp finali de kazanmalı
    ve Türkiye´deki bütün kupaları da almalıdır.

    Açıkçası bu çıtayı geçebilecek çok çok az hoca var dünyada.
    Ve böyle bir çıtayı geçmesini istenmesini kabullenebilecek de çok az kişi var.
    Biri de Jose Roberto tabii ki.
    Yeni hocamız kendisine güveniyor ki kabul ediyor..

    Ancak....

    Bu sene Roberto iyi ki geldi diyenlere
    sene sonunda şu çıta geçilemediyse‚ bir şeyleri hatırlatmak da hakkımız olmalı diye düşünüyorum.
    Bu bir...

    İkincisi geçen seneki takımın bu senekine göre çok daha fazla zaafa sahip‚ çok daha dengesiz‚
    savunma yapabilme açısından çok daha sınırlı bir takım olduğunu da hatırlatmak isterim.


    IV. Brandt´ın görevine neden son verildi?
    Evet‚ neden?
    Benim birkaç gözlemim var.
    Sene başında hedef Dörtlü Final oynamak olarak konuldu.
    Ancak takım o kadar büyük bir sinerji yarattı‚ öyle domine etti ki hem Avrupa´yı hem de Türkiye´yi‚
    hedef bir anda büyüdü ve Indesit şampiyonluğuna dönüştü.
    Ancak buna göre bir hazırlık yoktu sene başında.
    Zaten ilk senede Indesit´te şampiyon olmak gibi bir hedef koymak biraz anlamsız olurdu.
    Ancak rakiplerimiz iyi durumda değildi.
    Rusya takımları düşüşteydi.
    İtalyanlarda da bu sene asıl yatırım yapmış Jesi‚ Cortese gibi takımlar değil de Novara gibi düşüşteki
    takımlar Indesit´teydi.
    Bergamo da sene boyunca sakatlıklarla uğraştı‚ Bianco´suz falan oynadı.
    Tabii haliyle Fenerbahçe Avrupa arenasında uzun bir süre tek başına tek güçlü ekip olarak kaldı.
    Bunlar hep camiada hedefin büyütülmesine neden oldu.
    Tabii kulübümüzdeki "Avrupa´da kupa alma hayali ve beklentisi" de bence takımın üstüne ayrı bir yük olarak bindi.
    Bu Brandt´ın planlarını bence altüst etti.
    Önceki sene Merve´yi bile oynatan Brandt‚ bir anda ilk altı seçiminde son derece tutucu davranmaya başladı.
    Beylikdüzü maçlarında bile aynı altı oyuncuyu bir arada görmeye başladık...
    Bu Brandt´ın tarzı değil. Aydınlar´ın da bu tür bir yönlendirme yaptığını sanmıyorum.
    Ayrıca tam da rotasyona girilmesi gereken bir dönemde önce İpek sonra da Blom sakatlandı.
    Ve Rüya Takım bir anda yedeksiz kaldı...
    Brandt rotasyona girecekti de kimi oynatacaktı?
    Çiğdem´in yerine kimi sokacaktı?
    Bençe sezon sonu biraz sene başında planlanandan farklı şekilde yaşandı.
    Ama bu dönemde çok çok az hata yapıldı.
    Ve en az hasarla atlatıldı bu dönem...
    Bu bile bence Brandt´ın başarısıdır.

    Ayrıca takım savunması aksamadı mı bu sene? Aksadı...
    Peki bu Brandt´tan mı kaynaklanıyordu?
    Çok sanmıyorum. Çünkü bir önceki sene takım iyi defan yapıyordu zaten.
    Bir şeyler değişti geçen sene boyunca...
    Bunu tam olarak çözemiyorum‚ ama savunma sorunumuz Brandt´tan kaynaklanmıyordu...

    Ancak Brandt´ın gelecek sene daha da artan yıldız oyuncuları kontrol edemeyeceği söyleniyor.
    Ben öyle düşünmüyorum.
    Şu anki takıma manşet aldırmak‚ blok yaptırmak‚ savunmaya yerleştirmek
    geçen senekine göre çok daha kolay...
    Ayrıca Brandt‚ bence sanıldığı gibi yıldızları kontrol edemeyecek bir hoca değil.
    Bunu yapmak için tek yöntem kariyer konuşturmak değildir.
    İnsan ilişkileri de önemlidir ve Brandt takım içinde huzursuzluk yaşanmasını engelleyecek bir hoca bence.

    Ancak karar alınmış. Yapacak bir şey yok.
    Fakat tekrar ediyorum. Jose Roberto´nun işi çok zor.
    Çünkü bu takım daha az yıldızla geçen sene zaten çok başarılıydı.
    50 maçta sadece 2 maç‚ onlar da 3-2 kaybedildi.
    Bu çıtayı geçmek çok zor.
    Ama yeni hocamız da iyi‚ transferler de yerinde...

    Ben yine keyifle izlenecek bir takım yaratıldığını düşünüyorum.
    Ama Brandt hakkında şu yazdıklarım da unutulmamalı.


    V. Brandt´ın gidişine üzüldüm ama yine de Jose Roberto´yu destekleyeceğim
    Ben biraz garip bir taraftarım...
    Yani istemediğim bir değişiklik de yapılsa‚
    oyuncular o çubukluyu üstüne geçirdi mi
    o takımı ne olursa olsun sonuna kadar destekliyorum.
    Bunu Aydın Örs gönderildiğinde de hissettim.
    İçim yanıyordu ama sahada sonuçta Çubuklu vardı.
    Tanjevic´i en kötü dönemlerde Basketbol forumunda nasıl desteklediğimi
    bilenler bilir.
    Yani düşündüğümü söylemekten de çekinmem...

    O dönemlerde Tanjevic´i savunmuş biri olarak
    Bu dönemde Jose Roberto´yu tabii ki destekleyeceğim.
    Başarılı olmasını isteyeceğim.
    Keyke Brandt´ın çıtasını geçse.
    Takım 50´de 50 yapsa.
    Daha güzel voleybol izlesek.

    Şöyle düşünmem‚ yahu ben neler yazmıştım ama hiçbiri çıkmadı.
    Hayır... Fikirlerimde hiç de inatçı değilim.
    Çünkü biliyorum ki ben sadece bir taraftarım.
    Voleybolun teknik-taktik işlerini benden daha iyi bilen bu işin profesyonelleri var...
    Jose Roberto tabii ki onların başında geliyor.
    Ve tabii ki zamanını‚ heyecanını ve parasını bu işe yatıran Mehmet Ali Aydınlar...

    Ne yalan söyleyeyim‚ BrandT´ın hakkının yendiğini düşünüyorum.
    Geçen hafta hocamız hala Brandt diyen Mehmet Ali Aydınlar´ın
    daha sonra transferleri Jose Roberto´yla birlikte yaptıklarını söylemesi de çok hoşuma gitmedi.
    Ama hiç önemi yok. Mehmet Ali Aydınlar´ın kredisi çok çok çok fazla...
    Bir bildiği vardır deyip‚ hiç kafama takmıyorum.
    Şu forumda en son eleştirilecek insan Aydınlar´dır bence...
    Susuyorum...

    Dediğim gibi... Taraftar yine de takımın arkasında durmalı.
    Takım iskeleti hala sağlam duruyor.
    Üstüne eklemeler yapıldı o kadar.
    Ama sonuçta koç değişti.
    Belki yeni bir pasör de gelecek.
    Yani geçen seneki oturmuş takım ve sistem biraz değişecek.
    Bu arada birtakım kazalar olabilir‚ sürpriz yenilgilerle bile karşılaşabiliriz.
    Ancak takımın sezon boyunca çok iyi form tutacağını ve keyifli voleybol izleteceğini düşünüyorum.
    Bu yüzden olası kazalarda "Brandt keşke kalsaydı" homurdanmalarıyla kendi keyfimizi kaçırmayalım.
    Geçen seneki Rüya Takımdı. Peki bu seneki? onlar da şüphesiz Rüya Takımı...
    Aydınlar´a biz yine de teşekkür edelim ve şu güzel takımın keyfini çıkarmaya bakalım...

    Özgür

    6 Haziran 2010 Pazar

    Her Şey İçin TEŞEKKÜRLER Güzel İnsan Jan De Brandt !!!!!



    Çok üzgün olduğumu belirtmeliyim.Bir kere bile yüz yüze görüşmedik ama sanki yıllardır 
    her gün görüştüğüm bir yakınım gibiydi.Çok efendi,saygılı,sempatik,mütevazi kısacası
    adam gibi adam bir güzel adamdı.Önce buradan başladım ki insanlığını daha çok önemsiyorum.
    Sezon boyunca ''Salondan İzlenimlerini '' yazan Kerem Kardeşim son maçtan izlenimlerinin bir bölümünde  şunları yazmıştı ;
    Hep beraber o tarafa doğru yöneldik, koç ve kupa ile resim çektirelim isteyenler oldu, selam koç tebrikler diye yaklaşmamızla beni görünce parmağıyla bir dakika diye işaret yaptı. Koç arkadaşlarla resim için poz verebilir misin diyecektim ki, Kerem senin için bir hediyem var demesiyle şaşırdım. Etrafta bakınıyordum, belki gene çıkışta karşılaşırız diyordum ki burada gördüğüm iyi oldu dedi, gel benimle sana özel birşey vermek istiyorum diye beraber gene geldiğimiz yöndeki kapının oraya reklam panoları arkasına doğru,çantasının olduğu yere gidiverdik. Şimdiye kadar resim çektirmekten başka hiç birşey istememişken, çok saygı duyduğum birinden özel bir hediye almak oldukça gurur vericiydi. O çantasını açarken , koç hediye vermenize hiç gerek yoktu, biz sizleri desteklerken kazandığınız kupalar en güzel hediyelerdi diyordum ama yok dedi,bunu bir şampiyonluk günü hatırası olarak vermek istiyordum,çantama koymuştum diye bir tshirt çıkartıverdi. Teknik ekibin giydiği önünde Acıbadem logolu,yakalı lacivert trikolardan biriydi ki, böyle Fenerbahçe Acıbadem logolu bir tshirt falan satılmıyor mu diye hep Feneriumlara sezon içinde soruyordum, gerçekten çok hoş bir jestti, çok teşekkürler koç diye sarılıverdim. Sezon boyu bizi desteklediniz, maçlarda maç çıkışlarında oyuncularıma hep moral verdiniz, bizim kadar yoruldunuz onun için böyle bir hatıra ile sezonu kapatmanı istedim Kerem dedi. Çok teşekkürler koç, sizinle oyuncularla Fenerbahçeli olmanın gururunu yaşadık, size çok güveniyoruz, gelecek sene de kadroyu en iyi şekilde kuracağınıza inanıyorum, görüşmek üzere diye vedalaştık.
    Bu anektot bile nasıl mütevazi ve vefakar bir kişilik olduğunu gösteriyor.
    Oyuncularla iletişimi de herkesin gördüğü (bir kısım zevatın görmek istemediği) kadar
    iyiydi.Ama gören gözler için tabii.

    http://www.youtube.com/watch?v=EldfVcIU5dI



    Jan teknik olarakta başarılıydı.Mutlaka her icraat yapan insan gibi eleştirilecek yönleri oldu
    ama karnesine baktığımızda orada şunlar yazıyor ;
    * 1,5 senede 6 Kupa 
    *1 Avrupa 2.liği (2009-2010 İCL 2.liği) (*3-2 ve 6 sayı fark ile)
    *1 Avrupa 3.lüğü (2008-2009 Cev Cup 3.lüğü)
    2 Türkiye Ligi Şampiyonluğu (Biri sezon ortasında kendi kurmadığı ve transfer yapma imkanı olmadığı takımı alıp Telekom gibi rekor para harcayan takım,Eczacı ve Vgs gibi 2 vampir müessese'yi geçerek kimsenin beklemediği şampiyonluk,diğeri ise namağlup Şampiyonluk)
    * 1 Süper Kupa
    * 1 Teledünya Türkiye Kupası
    Son senesinde 50 maçta 48 galibiyet,2 mağlubiyet (2'si de 3-2) 
    Namağlup lig Şampiyonluğu,kıl payı Avrupa 2.liği toplam 4 kupa.
    Böyle bir hoca yetersiz görülerek devam edilmiyor.
    Diğer başlıkta yazdığım gibi buna saygı duyuyorum.M.Ali Bey'in tercihidir.
    Ama ayrılığın şık olmadığı kesindir.M.Ali Bey orada da yazdığım gibi biraz ayıp etmiş,güvenimi sarsmıştır.
    ''Hocamız Jan'',''Gelecek Hafta görüşeceğiz'' ,''Transferler ,sezon
    bitmeden görüştüğümüz üzere verdiği rapora göre yapılıyor'' gibi şimdi gerçek olmadığı 
    açığa çıkan açıklamalarda bulunmamak gerekirdi.Ze Roberto işi bile önceden belliymiş ki,
    Fürst,Skowronska transferlerinde katkısı olmuş.''Biz bu görüşmeleri uzun zamandır 
    yapıyoruz dedi M.Ali Aydınlar ''
    Daha iyisi ile çalışmak (kendilerine göre) elbette hakları ama dediğim gibi Jan'ın yükselttiği çıta orada. Ne yazıyor ; 
    Daha dar ve bu kadroya göre daha zayıf bir kadro ile ;
    50 maçta 48 galibiyet.Ligte namağup Şampiyonluk. 
    3 kupa.İCL'de 6 sayı fark , 3-2 ile  2.lik.
    Bunu aşmak zorunda Ze Roberto şimdi.
    Yeni kurulan bol yabancılı yıldız kadroyu yönetmek için yetersiz kalır,onlar kadar kariyerli bir hoca lazımdı,çok para istediği için olmadı,yok anlayış ve kültür farklılıkları vardı.
    Bunlar hep bahaneler ve hç birine katılmıyorum.
    Jan ,facebook'tan kendisine soru soran taraftarlara '' Bana hiç bir teklif yapılmadı,sezon bittiğinden beri bekliyorum'' diye cevap vermiştir.
    M.Ali Aydınlar'da hocamız Jan de Brandt.Gelecek hafta kendisi ile görüşeceğiz dedi
    ama bugünde bunu tekzip eden biz uzun zamandır kendisi ile görüşüyorduk
    demiştir Ze Roberto için.
      Jan'ın gidişi üzücü,M.Ali Bey'in izlediği yol ve tavrı üzücü ama bugün basın toplantısında
    Aylin hanımın konuşması ise son derece çirkin,yakışıksız ve oldukça vefasız bir tavırdır.
     2 dakikada harcadı 1,5 senede 6 kupa ve bize zaferler yaşatan hocayı ve hemen yeni hocaya
    yalakalığa başladı.Kendine yakışanı yaptı Aylin hanım.(Hanım demek bile zul geliyor ya)
     Sırf Naz'ı oynatmıyor diye kin güttü Jan'a.Sezon boyunca Frauke'yi yerin dibine soktu ve
    taraftarın önüne attı.Tıpkı Divis'e yaptığı gibi.Böyle bir zihniyet bu takım için çok zararlı.
     Onun zihniyetindeki bazı elemanlarda İCL Final maçı öncesi haftada,ligte final serisi
    oynanırken bile eften püften argümanlarla Jan'a saldırdılar. Uçurmuyormuş takımı mesela.
      Neyse artık rahatlamışlardır artık.Görüyoruz sevinç tezahürlerini de.
    Bir teşekkürü bile hala çok görüyorlar.
      Şunu hiç anlamadılar ve görmek istemediler.M.Ali Aydınlar İCL Şampiyonluğuna
    kafayı taktığı ve hedeflediği için bu sezon ciddi transferler yaptı,hocanın listesine göre
    dedi gerçi ama ben Jan'ın Gamova yerine Sokolova'yı istediğini biliyorum.
    Jan kesinlikle böyle bozuk kimyalı bir takım kurmazdı.Ona rağmen yıldız isimlerin
    performansı ve Jan'ın onları kaynaştırması ile başarılı olduk.
    Gamova gelince Seda mecburen 4 numaraya kaymak zorunda kaldı. 
    Manşet almaya alışması zaman alacaktı.Pasör olarakta M.Ali Aydınlar Naz'ı aldı.
    İCL Şampiyonluğu hedefi baskısını kaldırabilecek durumda görmediği için tanıdığı
    ve güvendiği Frauke'yi aldırdı Jan.Vatandaşını kayırdı ,kıyak yaptığı gibi komik
    yorumları da gördük.Şimdi Ze Roberto Fofao'yu getirdiğinde aynısı söylenecekmi ?
    Ha Frauke ile Fofao'nun kariyeri bir mi derler.Değil tabii ama önemli olan hocanın
    güvendiği ve verim alabildiği oyuncu olması.Nitekim de Frauke her türlü acımasız
    eleştiri ve kara propagadaya rağmen takımı iyi oynattı.Tablo ortada.
     M.Ali Bey final ve gidişattan sonra namağlupluk istiyor.Böyle bir baskı var.
    Jan da o yüzden Seda'yı manşette zaman zaman Songül ile değiştirdi.
    Nihan'a geniş alanda manşet aldırdı falan filan.O yüzden Seda fazla gelişemedi.
      Bu Şampiyonluk  ve namağlupluk baskısı yüzünden Jan geçen yıl Merve'yi bile
    en zor anlarda oynattığ rotasyonu bu sezon yapamadı,İCL F4'üne 2-3 maç kala
    zayıf rakipler ve sıkışık programa rağmen as kadro ile fazla değişiklik yapmadan
    oynattı.Bunu rotasyon yapmıyor,yerli oyuncular gelişmedi,Naz oynamadı,Seda böyle
    oldu gibi bir sürü eleştiriler yapıldı.
     Şampiyonluk ve namağlupluk baskısı yüzünden Jan mecburen böyle oynattı.
    Bunu görmek istemediler.
     Bu sezon göreceği aynı baskı fazlasıyla ortada olacak.
    Çünkü 1 numaralı hoca ve pahalı 5 kaliteli yabancılı geniş kadro.
    M.Ali Aydınlar 50'de 50 galibiyet ve  İCL Şampiyonluğu istiyor.
    Göreceğiz bakalım durumları.Umarım başarırız ve Jan'a yapılanlar Ze'ye yapılmaz.
     Netice olarak ; Jan De Brandt.
    Adam gibi Adam.Bir Güzel Adam ; 
    GÜLE GÜLE.YOLUN AÇIK OLSUN.
    YAŞATTIĞIN HER ŞEY İÇİN SONSUZ TEŞEKKÜRLER.
    HER ZAMAN KALBİMİZİN EN GÜZEL YERİNDE OLACAKSIN.

    Ve Jan'dan sonra takımımıza başarı ile hizmet eden ve ayrılan Frauke Diricx ve Alice Blom'a da sonsuz teşekkürler ediyor,yolları açık olsun.Güle Güle diyorum.Kulüp resmi siteden aslında
    bu teşekkürleri yapması gerekirdi.