15 Şubat 2010 Pazartesi

Fenerbahçe Acıbadem ilk maçını kaybedince ne olur?

Eğri oturalım doğru konuşalım.

Şu muhteşem takımın yaratılmasında hem Aziz Başkan başta olmak üzere Yönetim, hem Mehmet Ali Aydınlar hem de Brandt üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar.

Oyuncularımız da sezon başından beri toplam 27 resmi maçta sadece 4 set verdi ve hiç yenilmedi. İstediğiniz kadar "kadro zaten çok iyi" deyin, böyle bir performans her baba yiğidin harcı değil. Yani onlar da ellerinden geleni yapıyor.

Peki biz? Fenerbahçeli taraftarlar? Biz elimizden geleni yeteri kadar yapıyor muyuz?

Düşünün bir, şu takım bir yenilse, yani ilk (ve belki de tek) yenilgisini alsa neler olur?

1. O maçta pasör Dirickx ise niye topu hep Gamova'ya attığından tutun da Naz'ın niye oynatılmadığı anlatılır durur.

2. Brandt'ın hemşehrisi pasörü kayırdığı söylenir. Geçen sene bizi kendinden daha iyi ve daha pahalı 3 takımı da geçerek şampiyon yapar Brandt bir anda silinir. Bu takımı kim oynatsa zaten her maçı kazanırdı denmeye başlar.

3. Seda'dan smaçör mü olurmuş denmeye başlanır.

4. Böyle kaliteli bir takıma niye Nihan gibi bir libero alındı denir.

5. Dirickx yerine niye yabancı orta alınmadı denir.

6. Gamova yerine Seda oynatılsa, Gamova'nın yerine de iyi bir pasör ya da orta oyuncu alınsaydı denir.

7. Nati yaşlandı, emeklilik günlerini geçiriyor denir.

8. Pasör Naz ise "Zaten Galatasaraylı, bizim takımı ir türlü benimseyemedi." denir.

9. Eda zaten 3 numaradan hücum edemiyor, bloklarda da çok zayıf denir.

10. Alice Blom bu takıma niye alındı denir.

11. Maçın çeşitli kırılma anlarında Brandt almadığı molalar, yapmadığı oyuncu değişiklikleri için eleştirilir.

Ama en kötüsü şu deniliri:

12. Sene başından beri söylüyoruz, dinletemedik. denir.

Eğri oturup doğru konuşalım. Şu 12 maddenin hangisi yanlış. Çoğu doğru. Peki kaybettiğimiz ilk maçtan sonra bunları söylamak doğru mu. Tabii ki doğru. Yanlış görülenler yazılır.

Ama taraftarın, ya da forumlarda şurada burada yorum yapanların tek görevi takımdaki eksikleri söylemek midir. Hangi takım mükemmel olmuş ki bugüne kadar. Hele hele voleybolda. Hem servisi iyi olacak, hem manşeti, hem bloku, hem pasör çaprazı, hem 2 numaradan tek ayak hücumları, hem 3 numaradan orta oyuncu hücumları hem 3 metreden hücumlar, hem defansı... Saymakla bitmez. Bütün şu dediklerimi, tümünü birden iyi yapan bir takım gördünüz mü? Olabilir mi böyle bir takım...

O yüzden biraz rahat olalım. Rahat batıyor resmen! Şu takım 27 maç kazanmış. Toplam 4 set vermiş. Tamam zaafları var, belki Brandt'ın kimi kararları da yanlış, ama bu takım geçen sene bütün kupaları kazanıp rekor kıran Barcelona futbol takımından bile daha az yenildi!!!

Umarım ilk yenilgimizi F4'ten önceki Odintsovo maçında alırız da, travma F4'ten önce atlatılır. Yoksa, F4'te yapılacak bir kazanın telafisi yok. Bu sene ampiyonlar ligi şampiyonluğu için en şanslı olduğumuz sezon. Rakiplerimizin hiçbiri bizim kadar güçlü değil çünkü. O yüzden keyfini çıkarmaya bakalım ve olası bir yenilgide ne umutsuzluğa ne de yıkıcılığa kapılalım...

Unutmayın, bizi kıskançlıkla çatlaya çatlaya izleyen çok insan var...

Hiç yorum yok: