16 Aralık 2011 Cuma

Fenerbahçe Universal - Rabita Bakü 3x0 (Salondan İzlenimler)

Şampiyonlar ligindeki iddiamızı gösterecek düzeydeki ilk ciddi maçımızı; coşkulu ve yarısından fazlası dolu bir salon ortamında oynayan voleybolcularımız keyifli bir akşam yaşattılar.

Tezahürat eden kitle aşağı yukarı iki gün önceki erkekler maçında da aynı sayılardaydı ama genel seyirci sayısı ve bunun salondaki ambiansa olumlu yansıması kat kat fazlaydı.

Bir rallide Fabiana'nın üstüste bloklarla duvar ördüğünde bütün salonun daha da enerji katması, yapılan iyi bir defansın alkışlarla takdir edilmesi, güzel bir hücum sayısıyla herkesin ayaklanıp coşkuyla kutlaması vb. görüntüler oyunda üstünlüğü kurduğumuz zamanlarda salon atmosferinin güzelliğini artırdı. Takım iyi oyunuyla ve savunmasıyla gücünü izleyenlere hissettirince keyif aldık ama kimi zamanlarda rakibe verdiğimiz serilerle hatalarımızı görmek işin gazını biraz kaçırdı.


Taraftar tribünü maç boyu enerjik bir haldeydi, zaman zaman karşı tribünü ayaklandırıp karşılıklı tezahürat yapmak istediler. Daha maç başlamadan takım kadrosu anons edilirken bizim için saldır Kanarya diye niye erkenden girdiler bilmiyorum o kadar istekliydiler herhalde.


Maç sırasında ikinci set yirmili sayılara başabaş girilirken Fenerbahçem benim biricik sevgilim yapmak biraz zamanlama hatası diye düşündüm.
En önde setin orada bir sürü kişinin durmasını ise hala anlamıyorum, ya kendini göstermek isteyen çok kişi var ya da takımı desteklerken ortam gazına kaptırıp herkes amigo oluveriyor.

Fenerbahçeli ihtiyar heyeti her zaman ki yerini alırken ayakta duran blog takipçimiz Süleyman abi görülüyor. Oradan zaman zaman "vur vur kafasına kafasına... , bir daha bir daha, Eda şakşakşak Eda..." gibi sesler duyuldu. Ayrıca yan tarafta protokolda oturan yaka kartlı bir Rabita'lı tezahürat ettiği vakit ufak bir münakaşa yaşandı, salon güvenlik amiri falan gelip yatıştırmak zorunda kaldı.
Çok sevdiğimiz Nati ısınmalar için sahaya adım atar atmaz ayakta alkışlarla karşılanıverdi. Bazı taraftarlardan hediyeler verildi, taraftarların fotoğraf imza isteklerine yanıt vermekte zorlandı. Eski takım arkadaşlarıyla kucaklaşarak sohbet ediverdi, bu yoğunlukta kendi takımının ısınma hareketlerine geç katıldı.

Maçın daha ilk sayısını manşet hatasıyla bize hediye ediverdi. Başabaş girilen kritik anlarda onu da servislerde bozmak için salondan uğultular yükseldi. Maç bitimi ise taraftar tribününden bütün oyunculara tezahürat edilirken Nati'yi gözden kaçırdılar, o da sahada fazla durmadığından uzun süre Logan Tom ile sohbet halinde olan Kimberly kadar tezahürat yapılamadı.

Maç öncesi taraftar grubu organizasyonu mu diye merak ettiğim ama sorunca Universal'in organizasyonu olduğunu öğrendiğim büyük bayraklar getirilmişti. Zaten salonda ilginç şekilde hiç pankart yoktu, taraftar grupları herhalde pankartlarını aynı saatlerdeki basket maçına götürdüler.
Universal'in organize ettiği ekip maç öncesi ve molalarda bu büyük Fenerbahçe ve Universal bayraklarını sallamakla görevliydi. Ayrıca gene atkı ve şampiyonlar ligi maç kitapçığı dağıtımında organizasyon bozukluğu vardı. Kapıda girişte dağıtılması yerine, sonradan getirilen koliler içinden salon içinde açılıp tribündekilere dağıtılmaktaydı. Bu maçta da sarı Fenerbahçe Universal atkıları dağıtıldı.


Salonda az sayıda Azeri izleyici bayrak ve atkılarıyla protokolde yer aldılar. Bir kaç kişide bench arkasında bayraklarıyla oturuyordu. Final four organizasyonuna da kapıda bedava bilet dağıtarak anca belli bir kalabalık topladıklarında bu maçta fazla bir taraftarları olmamasına şaşırmadım.

Maç öncesi ısınmalarda bizim güvende olduğumuz nadir anlardan biri. Zira daha sonra karşılıklı pas smaç organizasyonlarına geçilince gelen sert toplardan korunmak için oldukça dikkatli olmak gerekiyor.
Maç sonrasından klasik bir görüntü. Hakan Dinçay ve Ze Roberto röportajlar verirken, uzak tarafta Yağmur Chris ve Giovanni ile sohbet halinde, Kimberly ile Logan Tom ortada muhabbet çeviriyor. Minik hayranlarınca kuşatılmış kaptan Seda onlara ilgiyle yaklaşıyor. Nihan ise biraz önce Merve ile beraber el ele tribüne çağırılmışlardı. Keyifli gözüken Abdullah Paşaoğlu etraftaki misafirlerle tek tek ilgileniyor. Güzel geçen bir akşam sonunda takımdaki bütün oyuncular taraftarlardan gelen fotoğraf ve imza isteklerini yanıtlamak için büyük çaba sarfederek uzun süre salondan ayrılamadılar.
Her servise geldiğinde tempo tuttuğumuz Kim'e bir ralli sonrası topu fileye taksa da bütün salonun alkışlayarak moral vermesi gerçekten güzel ve akılda kalıcı bir görüntü oldu. Maç sonrası taraftarın tezahüratına alkışla yanıt verirken yüzünde her zamanki sempatik ifade var, ayrıca Koreli hayranlarından da hediyeler aldı.

Maç bitimi "yanyana gelin,kolkola girin,tribüne gelin,bize söz verin..." bestesi eşliğinde tribüne doğru gelip galibiyeti kutlayan oyuncularımız. Daha sonra bireysel tezahürat faslına geçildi. Pano arkasında röportaj veren Seda'yı görmeden uzun süre tezahürat yapıp onu aramak gibi bir şapşallıkları oldu.


Fabiana'ya tezahürat yapıldığında bench köşesinden selamlamakla yetinmeyip reklam panolarını da geçerek tribüne kadar gidip taraftarlarla bütünleşmesi gerçekten güzeldi. Ayrıca Nihan & Merve elele hepberaber tribüne tezahüratı da liberoların yüzünü güldürdü.

Başka derdi mi vardı bilmiyorum ama federasyon başkanı maç boyu böyle sıkıntılı bir şekilde gazı varmış gibi kaykılmış oturunca bizde tribünden bunun üzerine geyikler çevirdik. Bizim oyunumuza hiç bir olumlu reaksiyon göstermeden maç boyu tarafsız CEV delegesi gibi maçı somurtarak takip ediverdi.



Tezahüratlarla takımı desteklemeye ve salonu canlandırmaya çabalayan yaklaşık 50 kişilik grubun çoğu her zamanki salon takipçilerindendi. Bu maç bir tane de davul getirmişlerdi. Yukarıda duvar dibinde oturan ufak bir grupta zaman zaman sloganlar giriverdi. "Yıkılmayan son kale en büyük Fenerbahçe" vb.
Maç sonrası salon boşalırken uzak köşede sohbet eden Chris'e tezahüratlar olunca, yanına gittiğimde bak taraftarlar hala seni seviyor dediğimde bende onları seviyorum dedi. Giovanni'ye ise seni sevmiyorlar, dün 3-0 kaybetmişsiniz ne oluyor senin takıma diyerekten takılıverdim.


Çanakkale'den gelen Fatih'in oyuncularla resimlerini çekmek için o köşeye gitmiştik. Kimberly ve Logan bir yandan sohbet edip diğer yandan resim çektirmek isteyenlere hemen yüz ifadesi değiştirerek gülümseyerek poz vermeleri bu konuda bile ne kadar becerikli olduklarını gösteriyordu. Sonra Ze Roberto yaklaşınca onu da yanımıza çağırıp tebrik edip fotoğraf çekerken, Logan Tom ortadan kayboldu. Kamil hocaya da tebrikler diyerekten ayrıldık.

Maç sonrası oyuncular röportaj vs. için etrafa dağılmışken, tribünde röportaj panosuna yakın olan 5-10 kişiden "devletin takımı trabzonspor" sesleri yükseliyordu, o sırada canlı yayında olan trt muhabirine yayın tacizi yapılması eğlenceli ve ince zeka işi bir görüntüydü.
Azeri takımının bu çalışanı yaka kartıyla protokolde üstlerde otururken, maçın başlarında bir sessizlik anında tek başına ayaklanarak Rabita Rabita diye ortalığı inletti. Böyle birşey beklemeyen etraftakiler de şaşkınlık sonrası onu sessiz oturması için ikaz ederek tartıştılar. Maç içinde gene zaman zaman heyecanla ayaklanıverdi.
Brooke Billings ve eşi ile maç sonrası Abdullah Paşaoğlu'nun yanında karşılaşınca ayaküstü sohbet ediverdim. Bileğindeki sakatlıktan dolayı kısa süreli bir tedavi gördüğü için oynayamadığını söyledi. Brooke Billings'in blogunu zaman zaman okuduğumdan oldukça eğlenceli sempatik bir çiftler.

Salon ortamından farklı videolar izlemek için ;




Video Kaynak ; aet330
Fotoğraf Kaynak ; Cev, Gürkut Gürsoy , Metin Timur

2 yorum:

Güray Gürsoy dedi ki...

Kerem'cim emeklerine sağlık.
Harikasın.
Sağol,varol.

sulozgul dedi ki...

Sevgili Kerem,salonun maç önü,maç esnasını ve maç sonunu gayet güzel betimlemişsin,senin de kalemine sağlık.Cem ve Gürol'un blog yorumlarına yazdığım gibi sanırım bu kez şampiyon olacağız gibi.Sevgi ve saygılarımla.Süleyman Özgül