25 Ocak 2010 Pazartesi

Fenerbahçe -Arkas 3-1 Kerem'in Gözüyle Salondan İzlenimler.



Ligdeki sıralamamız açısından çok kritik bir maç olması bir yana, son yıllarda arkas ile yaşanan sıkı rekabette ligin ilk yarısı yaşanan gerilimlerin rövanşını sahada alma arzusuyla salona gidiverdik. Bir kısmı bizim gibi bu tip maçları seven taraftar kitlesi olmak üzere, ana tribünde izleyici kitlesi yoğundu.

Gene çok soğuk kar yağışının tekrar yoklamasını beklediğimiz bir İstanbul akşamında, salonun içi ilerleyen dakikalarda gittikçe hararetlenmeye başladı. Bunda heyecanlı maça rakibin hakem destekli ortaklığı, oyuncuların sürekli itirazlarıyla ortamı germeleri ve en önemlisi bizim oyuncuların hırslı mücadelesi büyük etkendi. Zaten oyuncularımız bu hırsı gösterdiği vakit hatalara rağmen moralmen çöküp oyundan kopmadıkça rakiplerin bizi yenmeleri de çok zor oluyor. Hele birde çok kalabalık olmasada ateşleyici bir taraftar desteği mevcutsa bu olasılığa erişmeleri için bugün olduğu gibi hakem dahi yeterli olmadı.

Bayan voleybol takımımızın son dönemdeki maçlarına olan yoğun ilgiye karşın, erkek takımımızın derbi haricindeki maçlarında salona girmekte, yer bulmakta sıkıntı çekmemekteyiz. Büyük ihtimal sezon sonu güzel havalarda playoff finallerine varana kadar bu durum böyle devam eder. Bugünde file arkasında bir blok kadar bağıran taraftar vardı. Ana tribünün köşe kısmında da onlar kadar olmasa da yaklaşık 20 kişisi ayakta 30 kişi falan tezahürat yapmaktaydı. Bende burada arka tarafta sütun dibinde oturarak fazla terlemeden tezahürat yapar eve giderim düşüncesindeydim. Ama maç yıllarca lobisiyle parasıyla hakemleri kontrol ettiği iddia edilen arkas maçı olunca ne mümkün, hakem Nihat Ermihan absürd kararlarla birinci seti bizden alıp diğer tarafa verince salondakiler olarak iyice ateşleniverdik.

Halbuki maça kötü başlasakta toparlanıp farkı eritip ilk teknik molaya da önde girince bugün takımın sağlam bir günü olduğuna kanaat getirdik. Bu arada salon güvenlik amirinin gelip ön tarafta asılı olan bir pankartı toplayıp götürdüğünü gördüm, ne yazdığını bilmiyorum ama İzmir'deki maçta olaylara sebep olan arkas yöneticisi "ayı yaşar" ile ilgili olabilir. Zira maçta set aralarında, maç sonunda falan bol bol ona sataşmaya yönelik tezahüratlar yapıldı. Yasin Sancak oynamasa da kenarda "Ayıboğan Yasin" olarak o ilk maçtaki reaksiyonu için bayağı olumlu tepki aldı.

Maçın ilk seti ve maç boyu gördüğüm kadarıyla Gabriel Gardner bu sezon izlediğim en iyi canlı performansını sergilemekteydi. Gerçekten harika bir oyun ve mücadele hırsı ile hele bir pozisyonda uçarak bastığı smacıyla aklımda kalıverdi. Ama buna rağmen ilk setin sonlarına doğru yakaladığımız rakibi altetmemize engel olan bir iki kritik karar oluverdi. Dışarı çıktığını gördüğümüz, çizgi hakeminin bile bayrağını kaldırdığını gördüm ama baş hakem içerde kararı verince birdenbire ortalık karışıverdi. Doğal olarak oyuncuların itirazları fayda getirmedi, bizlerin de protestoları artıverdi. "Hakem inşallah bomba düşer evine" "Allah belanı versin" gibi sesler yükseliverdi. Ardından bizim aldığımız sayıyı verince gene uğultular yükseldi ki sanki Şükrü Saracoğlunda olan bu tip hakeme sinirsel baskı anlarından biriydi. Ama olan olmuştu artık oyunun en kritik sayılarında 22-22 iken rakip öne çıkma avantajını kullandı ve seti aldı. Onlarda daha önce Ziraat maçında izlediğimde çok özel birine benzemeyen yeni transferleri Meszaros çok iyi bir oyun sergiliyordu.

Set arası olmuştu ama protokol tribününe baktığımda Hakan Dinçay'ın öfkesinin hala dinmediğini gördüm. Uzaktan hem hakeme el kol işaretleriyle söyleniyordu hem de sağında protokolün ortasında oturan kişilere sinirle dert yanıyordu. Onun yanında oturan Abdullah Paşaoğlu ise daha ziyade arada bir tribüne aman küfür olmasın diye bakınırken gözüme çarpıyordu. Maç başlarında bizim önlerimizde oturan ve arkas oyuncuları anons edilirken alkışlayan bir grup genç kız vardı, bunlar neyseki daha sonra nerede olduklarının farkına varıp sustular. Set bitiminde de oradan ayrıldılar. Ama rakip file arkası tribünde oturup bir ara arkas diye tezahürat yapan 4-5 kişi daha vardı. Bunlar kendi genç takım oyuncularıyla beraber izliyorlardı. Bizim genç delikanlılar biraz bunlara bozulunca uzaktan el kol işaretleşmeleri başlayıverdi.

Bu esnada ikinci set başlamıştı. File arkasındaki enerjik gençler bol bol tezahürat ediyordu ama bizim köşedekiler bir başka tezahürat girseler bile bunlar hiç aldırış etmeden kendi söylediğimiz olsun isteğiyle daha yüksek perdeden giriyorlardı. Maç gene ortada devam etmekteydi ve çok güzel oyunlarımıza rağmen olağanüstü servis hataları yapıyorduk. Neredeyse bir sayı alıp kullandığımız servisle onu verir olduk bu maçta. Herhalde bir set kadar servisten sayı verdik adamlara diye demiştim, eve gelince kontrol ettim ki, o kadar değilmiş, 18 hata yapmışız. Bazende file önünde boşta kalıp öldüremediğimiz rahat toplar oldu. Bunlar can sıkıntısı versede gene de maç ortadaydı, bunu hissedebiliyorduk ama ikinci teknik mola öncesi bir hakem müdahalesi daha olunca iyice çıldırıverdik. Resmen gözümle gördüm ki Divis'in vurduğu top rakibin eline çarpıp çıktı ama hakem gözü önünde aut verdi. Oldukça yoğun itirazlar koptu, oyuncularımız isyan ederken, arkaslı oyuncular ise riyakarlıkla olayın keyfini çıkarıyordu.

File arkasında olan apaçi taraftarlarımızdan ayrılıp bizim tarafa gelen Amigo Nurullah dayanamadı artık. Oradakileri bu tarafa gelmeleri için çağırdı. Burada 30 kişi orada 40-50 kişi parça parça olmuyor, bütün olalım deyince hepsi geliverdi. Onlara biraz Lacivertten ağabeyler biraz da Amigo Nurullah nasıl davranmamız gerektiğini anlatınca, taraftar ateşi salonu kavurmaya başladı. Teknik mola sonrası rakibi yakalamamızla beraber karşı tarafın molası geldi. Enerjik gençler susmak istemiyordu, molada dahi tezahürata devam ettiler. "Oley Oley Haydi Haydi Koy Bastır Fener Bastır Fener arkasada koy" tezahüratı bu sete damgasını vurdu. Set sonu karşılıklı gidip gelen sayılara en sonunda bir nokta koyuverdik.

"Ayı yaşar" "Dışarda kar var Ayı kapanı nerde" "Burası istanbul Burada ayı yok" "Yasin yaşara kafa atsana" tezahüratları ile protokole yönelik taciz artıverdi. Orada duyduklarına sürekli gülüp bu yöne bakmamaya gayret eden bir mahlukat vardı.
Üçüncü set boyu önde sürüklediğimiz anlarda tezahüratı yapıldı. Arslan Ekşi sürekli taraftara dönüp elleriyle gaza getiriyordu. Halbuki bu köşe zaten coşmuştu, asıl diğer oturan bölümdekileri ayaklandırsa daha iyi olurdu. "Saldır Feneer Saldır Feneeer..." sesleri alınan sayılara göre yüksek tempoyla artarak set sonuna kadar devam etti.

Maçın dördüncü seti öncesi rakip tribüne giden iki fırlama delikanlı orada daha önce arkas diye tezahürat yapma cüreti gösterenlerin üstüne yürüdü. Arkalarından güvenlik görevlileri gelip bunları çekiştirirken, diğer arkadaşlarıda koşturup giderse konsantrasyonumuz bozulcak diye düşündüm. Etraftaki diğer gençleri sakinleştirmeye uğraştık. Neyseki oyundan kopacak kadar bir süre geçmedi. Bu diğer tarafa dalaşanlar gene yerlerine geri döndü ve tribün kaldığı yerden işe devam etti.

Bu set hakeme arkaslıların itiraz ettiği pozisyonlar çok sık olmaya başladı. İyice abartan Gökhan gibilerine büyük tepki verildi, kart isteklerimiz ise boşunaydı. Zaman zaman söylenen "Haydi haydi haydi Allah aşkına ...." gazlamalarında küfür falan olacak ceza alacaz diye bakışlar atan Hakan Dinçay ve Abdullah Paşaoğlu'nu daha fazla rahatsız edecek bir tezahürat yapılmadı. Rakip oyunculara "kudur kudur kudur" melodisi girildi.

Setin sonlarına avantajlı girmişken Amigo Nurullah gençlere dönüp şöyle Fener sevgimizi aşkımız gösteren birşeyler söyleyelim deyince "Bir tek sana tutuldu bu kalpler..." ardından "Aşkınla olduk derbeder..." besteleri söyleniverdi.
Bu sıralarda servise gelen Burutay (hangi ebeveyn böyle bir isim bulur merak ediyorum) bizim takımı rahatsız etmeye başladı. Çok sıkı smaç servisler attığı için benimde çekindiğim bir isim ama gaza gelip fazla asılınca fileye taktığı,dışarı attığı çok top oluyor. Üstüste bizi bozunca, buna karşılık taraftar olarak tezahürat etmeyi bırakıp ona yüklenmeye başladık. En sonunda dışarı atıverdi. Maçta daha fazla strese girmeden bize geldi. Benim favori sinir bozuntum Duerden bu set hiç oynamadı. Macar oyuncu ise bizim etkili servislere karşı oyunu bozulunca etkisi azaldı.

Maç bitimiyle tebrik merasimi sırasında "Fincanı taştan oyarlar...arkasa böyle"
" (seni sevmek deli gibi yürek ister melodisiyle) ohh koyduk mu!" "işte böyle her sene böyle..." "arkas sen bizim köpeğimizsin" vb şeyler söylendi
Taraftarın önüne alkışlarla gelen bizim oyuncular ile karşılıklı önce taraftarın sarı demesiyle sarı-lacivert çekildi. "Hep böyle oynayın canımızı verelim" diye tezahürat ile akşamı noktaladık. Gene "ayı ayı yaşaaar, feneer böyle koyaar" diye sesler yükseldi. Salon dışına çıkarken yoğun kar yağışıyla karşılaşan taraftarlar iyice atkı bere takviyelerini sağlamlaştırıp dağıldılar.

Kerem Gürsel (sensibleturk)

Hiç yorum yok: